DERYA |
f. Deniz, bahr. |
|
DERYA-BEND |
f. Liman. * Tersane. |
|
DERYA-MİSAL |
Deniz gibi çok olan, denizi andıran. |
|
DERYA-NUŞ |
f. Çok fazla içki içen. |
|
DERYA-YI AHDAR |
Yeşil deniz. * Mc: Sema, gök. |
|
DERYA-YI EBYAZ |
Akdeniz. |
|
DERYA-YI ESVED |
Karadeniz. |
|
DERYA-YI UMMAN |
Açık deniz. Umman Denizi. Okyanus. |
|
DİL-İ DERYA |
Denizin ortası. |
|
FEYFA-NEVERD |
f. Çöl yolcusu. Çöllerde yol alıp ilerliyen. |
|
FEZA-NEVERD |
f. Fezâda dolaşan, boşlukta giden. |
|
GÎTÎ-NEVERD |
f. Dünyayı gezen, dünyayı dolaşan. |
|
HEFT-DERYA |
Yedi deniz. Pasifik okyanusu, Atlas okyanusu, Karadeniz, Akdeniz, Taberiye, Aral ve Hazer. |
|
İRTİCAC-I DERYÂ |
Denizin kabarması, dalgalanması. |
|
KAARET-İ DERYÂ |
Denizin derinliği. |
|
KAPTAN-I DERYA |
Vaktiyle bahriye nâzırı. Deniz kuvvetleri komutanı. |
|
LEB-İ DERYA |
Denizin dudağı. Deniz kenarı, kıyı, sâhil. |
|
NEVERD |
f. Dönen, gezen, dolaşan. |
|
RUY-İ DERYA |
Denizin yüzü. |
|
SAHRA-NEVERD |
f. Çölde dolaşan. Göçebe. |
|