Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ÂR Ü NAMUS |
Utanma, haya ve namus. |
|
MUHİLL-İ NÂMUS |
Nâmusa zarar veren, nâmusa dokunan. |
|
NAMUS |
Irz, iffet, edeb, hayâ. * Şeriat. * Melâike. * İrade-i İlâhiyenin tecellisi. * Nizam. * Emniyet ve istikamet gibi
faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet. * Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç
yüzüne vakıf ve muttali kimseye denir. * Hayırlara ait gizli hâllerin hâmil ve vâkıfı olan. Bu mânada Cebrâil
Aleyhisselâm'a ıtlak olunur. Sair melâikenin vâkıf olmadıkları vahyin sırlarına vakıf ve mahrem olması cihetiyle
ona namus-u ekber denilmiştir. * Hâzık. * Mahir. * Av ve tuzak. * Nemmam mânâsiyle fitneci ve koğucu. *
Birisinin hilesine siper ettiği şeye ve arslan yatağına da bu mâna verilmiştir. * Temizlik, doğruluk. ( Bak:
Desâtir) |
|
NAMUS-U MÜCESSEM |
Çok namuslu olan. |
|
|
|