İngilizce » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ben |
{ben}
|
|
|
ben |
i.
z. banağacı, sorkun ağacı, bot. Moringa aptera; bu ağacm tohumu, bu tohumdan çıkanlan ince yağ; iskoç iç oda;
z. içinde. |
|
Ben |
Gamze |
|
ben |
banağacı, sorkun ağacı, (bot.) Moringa aptera; bu |
|
Ben |
Gamze |
|
|
Türkçe » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ben |
- {N} beauty spot, mole, ego
- {PRON} I, myself
|
|
ben |
|
anat. |
ben |
1. I, me. 2. ego.
ben ağa sen ağa, bu ineği kim sağa? colloq. There are too many chiefs and not enough Indians.
benim diyen (one) who thinks he can do everything.
ben ben demek to keep saying I; to be egotistic.
ben sana hayran, sen cama tırman. Love should not be one-sided.
ben şahımı bu kadar severim. colloq. Now they´re asking too much. |
|
ben |
1. mole; beauty spot. 2. freckle (on a person´s skin). 3. spot, macula (in the eye). 4. dark fleck of color (in the skin of a ripening fruit).
ben düşmek /a/ 1. to get moles or dark brown freckles on (one´s skin). 2. for a spot to appear in (one´s eye). 3. (for a ripening fruit) to become flecked with dark spots of color. |
|
ben |
* I, me.
* ego. |
|
|
Türkçe » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ben |
Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı * En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi
* Saçta, sakalda beliren beyazlık |
|
ben |
Olta veya tuzaga konulan yem * Kuşun yavrusuna taşidigi yem |
|
|
Osmanlıca » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
BEN |
(Bak: Ene) t. Psk: Şuurlu kişiliğimiz. Başlangıçta çocuğun benliği şuurlu değildir. Kendisini başkasından
ayıramaz. Fakat canlı olarak ihtiyaç ve istekleri vardır. Benin bu şuursuz haline "alt ben" denir. Kendisi ile
başkası arasındaki farkı anlamaya, münasebetler kurmaya, düşünmeğe başlayınca şuurlu kişiliği, beni ortaya
çıkar. Ben, kendi menfaatına gördüğü, haz duyduğu herşeyi ister. İsteklerine kendisi için tehlikeli, acı verici
gördüğü yerde, yani yine kendisi için sınır koyar. Başkalarını hesaba katmaz. Ahlâk ve din terbiyesiyle ben,
her istediğini yapmaması gerektiğini öğrenir. Vicdan ve namus duygusuna sahip olur. Böylece "üst ben"
mertebesine ulaşır. İsteklerini dizginlemesini öğrenir. "Alt ben"in had, sınır tanımayan arzularıyla din ve ahlâkın
benliğimizdeki sesi durumunda olan "üst ben" arasında bir zıddiyet ve çatışma vardır. Ben, bu ikisi arasında
ahenkle denge kurmaya çalışır. Bir suç ve günah işlediğinde benlikte suçluluk duygusu uyanır. Bundan
kurtulmak için en küçük bahane ve şüphelere yapışır. Ve ahlâk ve dinî esasları inkâra yönelir. Bu sebeple
her günahta küfre giden bir yol açılır. İslâm terbiyesi alan bir insanın benliği meşru sınırlarda Allahın emir ve
rızası dairesinde kalır. Günah sınırlarına varmaz. Benin mahiyeti hakkında felsefî ve psikolojik muhtelif
görüşler vardır. Henüz benliğin mahiyeti açıklanamamıştır. İslâm açısından bu mevzuda yazılan en esaslı yazı
Risale-i Nurlardan Ene ve Zerre Risalesi'dir. |
|
|
İngilizce » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Ben |
Alt. of Ben nut |
|
Ben |
Within; in; in or into the interior; toward the inner apartment. |
adv. & prep. |
Ben |
The inner or principal room in a hut or house of two rooms; -- opposed to but, the outer apartment. |
adv. |
Ben |
An old form of the pl. indic. pr. of Be. |
|
Ben |
A hoglike mammal of New Guinea (Porcula papuensis). |
n. |
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|