Türkçe » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
han |
- {N} inn, hostel, caravanserai, khan, road house, hostelry, rest house
|
|
|
han |
1. khan (a title applied to the Ottoman sultans and certain other rulers). |
|
han |
1. caravansary, khan. 2. office building; large commercial building.
han gibi vast, huge (building).
han hamam sahibi man/woman of property, wealthy person. |
|
han |
* caravansary, khan.
* office building; large commercial building. |
|
han |
* khan [(a title applied to the Ottoman sultans and certain other rulers).] |
|
|
Türkçe » Almanca |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
han |
- {N} Bürohaus (N), Karawanserei (F), Khan (M)
|
|
han |
Herberge [die] |
|
han |
s Gasthaus, e Herberge. |
|
han |
Herberge |
f |
han |
Herbergen |
pl |
|
Türkçe » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
han |
Osmanli padişahlarinin adlarinin sonuna getirilen unvan * Dogu ülkelerinde yerli beyler ve Kirim giraylari için
kullanilan unvan |
|
han |
Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı * Büyük şehirlerde serbest
mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı |
|
|
Osmanlıca » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
HAN |
f. Hükümdar. Eski Türklerde Hakan da denen devlet reisi. |
|
HAN |
f. Yolcuların misafir olduğu bina. Kervansaray. Otel. * Ticaret ehlinin sakin olduğu yer. |
|
HAN |
f. Yemek sofrası. Üstüne yemek konan tepsi. * Yemek, taam. * Ahçı dükkânı, lokanta. |
|
HAN |
f. Okuyan, okuyucu, çağıran manasına gelir. Meselâ: Duâ-hân $ : (Niyaz ve tazarrukârane bir tezellül ile)
duâ okuyan. |
|
|
İngilizce » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Han |
To inclose for mowing; to set aside for grass. |
v. t. |
Han |
To have; have. |
inf. & plural pres. |
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|