tirer |
/tire / v çekmek; germek; çıkarmak; çizmek; basmak, yayımlamak; (silah) atmak; nişan almak se tirer kon. çekip gitmek tirer au large kaçmak, cızdamı çekmek tirer à sa fin sonuna yaklaşmak, bitmek üzere olmak tirer des larmes des yeux ağlatmak, gözyaşi döktürmek tirer en longueur uzatmak; uzadıkça uzamak tirer la langue dilini çıkarmak tirer les cartes iskambil falına bakmak tirer les vers du nez ağzından lafı almak, ağzını arayarak öğrenmek tirer parti de qch yararlanmak tirer sa révérence selam çakmak; çekip gitmek tirer son épingle du jeu yakasını kurtarmak, elini eteğini çekmek |
|
se faire tirer l'oreille |
kendini naza çekmek |
|
se tirer |
çekip gitmek |
|
tirer à conséquence |
önemli olmak |
|
tirer à sa fin |
sonuna yaklaşmak, bitmek üzere olmak |
|
tirer au clair |
gün ışığına çıkarmak, aydınlatmak |
|
tirer au large |
kaçmak, cızdamı çekmek |
|
tirer au sort |
kura çekmek, adçekmek |
|
tirer avantage de |
den yararlanmak |
|
tirer d'un sac deux moutures |
bir taşla iki kuş vurmak |
|
tirer dans les jambes de qn |
ayak bağı olmak |
|
tirer des larmes des yeux |
ağlatmak, gözyaşı döktürmek |
|
tirer du néant |
yoktan var etmek |
|
tirer du tombeau |
ölümden kurtarmak |
|
tirer en longueur |
uzatmak; uzadıkça uzamak |
|
tirer l'échelle après qn/qch |
üstüne olmamak, daha iyisi bulunmamak |
|
tirer la langue |
dilini çıkarmak |
|
tirer la langue à qn |
dilini çıkarmak |
|
tirer le glaive |
savaş ilan etmek |
|
tirer les cartes |
iskambil falına bakmak |
|
|