AHSEN |
En güzel. Çok güzel. |
|
AHSEN-İ TAKVİM |
En güzel kıvama koyma. * Cenab-ı Hakkın her şeyi kendisine lâyık en güzel kıvam, sıfat ve surette
yaratması. İnsanın en yüksek ve câmi isti'dâd ve kabiliyetlerde ve en güzel surette yaratıldığı.(Envâ'-ı zihayat
içinde en ziyade rızkın envâına muhtaç, insandır. Cenab-ı Hak insanı bütün Esmâsına câmi' bir âyine ve
bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharâtını tartacak, tanıyacak cihâzata mâlik bir mu'cize-i Kudret ve
bütün Esmâsının cilvelerinin vaziyetlerinin inceliklerini mizana çekecek âletleri hâvi bir halife-i Arz suretinde
halk etmiştir. Onun için hadsiz bir ihtiyaç verip, maddi ve mânevi rızkın hadsiz envâına muhtaç etmiştir.
İnsanı, bu câmiiyete göre en âlâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vâsıtası, şükürdür. Şükür olmazsa,
esfel-i sâfiline düşer; bir zulm-ü azimi irtikâb eder. M.) |
|
AHSEN-ÜL GAYÂT |
Gayelerin en güzeli, en iyisi. |
|
AHSEN-ÜL HÂLIKÎN |
Hâlıkıyyet mertebelerinin en güzel ve en münteha mertebesinde olan bir Hâlık-ı Zülcelal. Her şeyi herşeyle
münasebetine lâyık bir tarzda güzel yaratan Hâlık. (C.C.) |
|
AHSEN-ÜL KASAS |
İbret verici vakıaların en güzel şekilde nakledilişi. Kıssaların en güzeli. * Sure-i Yusuf (A.S.). |
|
AHŞEN |
Pek sert şey. * Geçimsiz kimse. |
|
HÜVE AHSEN |
O daha güzeldir, en güzeldir. |
|
HÜVE-L AHSEN |
Sadece ve yalnız en güzel O'dur. |
|