HAREKET |
Kımıldanma. Davranış. Yola çıkmak. Bir cismin sabit bir noktaya göre yerinin veya durumunun değişmesi.
Sarsıntı. |
|
HAREKET-İ ARZ |
Zelzele, deprem, yer sarsıntısı. |
|
HAREKET-İ DÂHİL |
Tar: Kanuni Sultan Süleyman zamanında Süleymaniye medreselerinin binasından sonra onikiye çıkarılan
tarik-i tedris (okutma yolu) silsilesinin dördüncü mertebesindeki müderrislerine verilen bir ünvandır. |
|
HAREKET-İ MER'İYYE |
Gerçekte olmadığı halde, var imiş gibi görünen hareket. |
|
HAREKET-İ MİHVERİYE |
Mihver, eksen etrafındaki muntazam hareket.(Şems, hareket-i mihveriyesi ile silkinse, meyveleri düşmez,
silkinmezse yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır. M.) |
|
HAREKET-İ MÜSTAKİME |
Fiz: Doğru bir çizgi üzerinde olan hareket. |
|
HATT-I HAREKET |
Davranış. Davranma tarzı. Hareket tarzı. |
|
HÜSN-Ü HAREKET |
Güzel muamele yapma, iyi muamelede bulunma. |
|
MÜSBET HAREKET |
Doğruluğu âşikâr olan ve belli ve isbat edilebilen; doğru düşünenlerin kabul edebileceği kanun ve nizama
uygun hareket. * Allah'ın (C.C.) emrine uygun, tahribkâr ve tecavüzkâr olmayan, yapıcı ve tâmir edici tarzda
olan, mizan, adâlet ve insafa uyan hareket.(Bir şeyin vücudu, bütün eczasının vücuduna vâbestedir. Ademi
ise, bir cüz'ünün ademi ile olduğundan; zayıf adam iktidarını göstermek için tahrib tarafdarı oluyor, müsbet
yerine menfice hareket ediyor. M.) |
|
MÜTEHEYYİ'-İ HAREKET |
Harekete veya gitmeğe hazırlanmış. |
|
PÂ-BERCÂ-Yİ HAREKET |
Hareket etmek üzere bulunan, âmâde. |
|
SAFBESTE-İ HAREKET |
Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan. |
|
SU-İ HAREKET |
Kötü hareket, kötü iş. |
|
TEVFİK-İ HAREKET |
Bir şeyin olmasına ve bir nizamın icablarına uygun düşen hareket. |
|