MUTE HARBİ |
Mute, Şam'a bağlı, Kudüs'e iki konak mesafede bir yerdi. Mute harbi müslümanlarla Rumlar arasında vuku
bulan muharebelerin başlangıcıdır. Sebebi de Peygamber'in elçisinin öldürülmesidir. Resul-ü Ekrem Busrâ
emiri Şürahbil bin Amr'e, ashâbından Hâris bin Umeyr ile bir mektub göndererek İslâma dâvet etmişti. Hâris,
Mute'den geçerken Şürahbil'e tesadüf edip, elçi olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Şürahbil, Haris'i küstahça
öldürdü. Şimdiye kadar Resul-ü Ekrem'in elçilerinden hiç birisinin hayatına taarruz edilmemişti. Bunun üzerine
Resul-i Ekrem üç bin kişilik bir kuvvet hazırlayıp azadlı kölesi Zeyd bin Hârise'nin komutasında
gönderdi.Resul-ü Ekrem : "Şâyet Zeyd şehid olursa komutanlığı Cafer alsın, Cafer de şehid düşerse Abdullah
bin Revaha komutan olsun!" buyurdu. Ve ordunun Hâris bin Umeyr'in şehid edildiği Mute kasabasına kadar
gitmesi ve orada Şürahbil ile tabiiyetinin İslâma dâvet olunması, kabul ederlerse ne âlâ, kabul etmezlerse
harbedilmesi Resul-ü Ekrem'in emirleri cümlesindendi. Peygamber Efendimiz bu küçük ordusunu
"Seniyetülveda - Ayrılık tepesi" mevkiine kadar uğurladı.Öbür tarafta Şürahbil de bu hareketten haberdar
olarak, vaziyeti tâbi olduğu Kayser Hirakl'e bildirdi. Aynı zamanda Şurahbil, Vâil Beni Bekir, Lahim, Cüzam
gibi Arap kabilelerinden yüz bin kişilik büyük bir kuvvet hazırladı. İmparator Hirakl de bu işe önem vererek
Belka'daki Meab şehrine kadar geldi. Nihayet iki ordu karşılaştı. Bu muazzam ordu karşısında üç bin kişinin
ne ehemmiyeti olabilirdi. Fakat dönmek de müşkildi, felâketi mucibdi. Bu sebeple Zeyd bin Hârise hemen
harbe atıldı. Zeyd şehid oldu, sancağı Cafer aldı. Muharebe meydanında hârikalar gösterdi, sağ eli kesildi,
sancağı sol eliyle tuttu. O da kesilince kesilmiş kollarıyla sancağa sarıldı. En sonunda Cafer de şehid edildi.
Sonra sancağı, Abdullah bin Revâha aldı, şiirler okuyarak harbetti, o da şehid edildi. Bunun üzerine orduda
umumi bir panik başgösterdi. Fakat Halid bin Velid askeri önledi, bu paniğin dehşetini anlattı. Bütün
mucahidlerin reyleriyle komutan seçilerek sancağı eline aldı. Akşama kadar harbedildi. Mahir bir komutan
olan Halid bin Velid, askeri yeni nizamda tertibledi. Sağ cenah mücahidlerini sola, soldakileri sağa, öndekileri
arkaya ve arkadakileri de öne aldı. Bu suretle düşmanın her fırkası, karşısında yeni kuvvet görüyor ve İslâm
ordusuna imdat geldiği zannında bulunuyordu. Bunun üzerine Halid, şiddetli hücumlar yaparak düşmanı
bozdu, düşmana bir hayli telef verdirdi. Düşmanın bu panik ve bozgunundan istifade ederek askerleri geri
çekti ve bir bozguna uğratmadan muntazam ricat ederek sâlimen Medine'ye getirdi. (S.B.M.) |
|
|