İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
check |
{tʃek}
- {N} check, çek, karşılaştırma, makbuz, fiş, marka, engel, durdurma, denetleme, denetim, kontrol, kontrol belgesi, kontrol işareti, şah, fasıla, ara, ekose, köpeğin koku alamayıp durması
- {V} karşılaştırmak, kontrol etmek, gözden geçirmek, denetlemek, çek yazmak, çek keşide etmek, durdurmak, şah demek, frenlemek, kısmak, alıkoymak, tutmak, gemlemek, kontrol işareti koymak, emanet: emanete bırakmak, karelerle kaplamak
|
|
|
check |
i. 1. kontrol, gözden geçirme, muayene. 2. durdurma; engelleme; yavaşlatma; gem vurma; ket vurma. 3. engel, ket, fren görevi yapan kimse/şey. 4. çek: bank check banka çeki. traveler´s check seyahat çeki. 5. fiş; numaralı kâğıt, numara: baggage check bagaj fişi; emanetçinin verdiği fiş/numaralı kâğıt. coat check vestiyercinin verdiği fiş/numara. 6. (lokanta, bar veya gece kulübünde yenilip içilen şeyler için) hesap: Will you bring the check please? Lütfen hesabı getirir misiniz? 7. (listedeki bir maddenin yanına konulan) işaret. 8. (damalı kumaştaki) kare veya kareli desen. |
|
check |
f. 1. durdurmak; engellemek; yavaşlatmak; gem vurmak; ket vurmak: That defeat checked their advance. O yenilgi ilerlemelerini durdurdu. This will check the spread of the disease. Hastalığın yayılmasını yavaşlatacak bu. 2. kontrol etmek; (birini/bir şeyi) kontrolden geçirmek; muayene etmek; gözden geçirmek. 3. (bavulu) bagaja/emanete vermek; (paltoyu/şapkayı) vestiyere vermek. 4. satranç şah demek. 5. (bir şeyin) doğru olup olmadığını kontrol etmek. 6. (off) (listedeki bir maddenin) yanına işaret koymak. |
|
check |
f. durdurmak, birden durdurmak; engel olmak; kontrol altına almak; kontrol etmek, teftiş etmek; kontrol işareti koymak; kare deseni ile kaplamak; emanet odasına teslim etmek; satranç şah çekmek, şah demek; (boya tahta) çatlamak. check in otel veya uçak defterine kaydolmak. check up on soruşturmak, arastırmak. check out otelden hesabını görüp ayrılmak; (ABD)., (k.dili). öImek; soruşturmak, doğru olup olmadığını araştırmak; doğru olduğu açığa çıkmak; (mağazada) seçtiklerini kasada hesap ettirmek; işleyişini kontrol etmek. |
|
check |
i. engel, mania, fren; geciktirme; kontrol, teftiş; kontrol işareti; ABD fiş, vestiyer fişi; (lokantada) hesap; (kumaşta) ekose deseni; dama; satranç şah; tahtada hafif çatlak deseni. in check kontrol altında. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Check the air in the tires, please. |
- {PHR} hava: Lastiklerin havasını kontrol edin lütfen.
|
|
Please check other airlines. |
- {PHR} havayolu: Lütfen diğer havayolu şirketlerini kontrol ediniz.
|
|
baggage check |
{'bægıdʒtʃek}
- {N} bagaj belgesi, eşya makbuzu
|
|
Check the battery, please. |
- {PHR} akü: Aküyü kontrol edin lütfen.
|
|
bearer check |
|
|
Check the fan belt, please. |
- {PHR} kayış: Vantilatör kayışını kontrol edin lütfen.
|
|
Check the blinker, please. |
- {PHR} flaşör: Flaşörü kontrol edin lütfen.
|
|
Check the brakes, please. |
- {PHR} fren: Frenleri kontrol edin lütfen.
|
|
I would like to cash this traveler's check. |
- {PHR} çevirmek: Bu seyahat çekini nakide çevirmek istiyorum.
|
|
cash a check |
|
|
cash check |
|
|
cashier's check |
|
|
certified check |
- {N} karşılığı bankaca tutulan çek
|
|
blank check |
|
|
Can I use a personal check? |
- {PHR} çek: Çek kullanabilir miyim?
|
|
Can you check it for me? |
- {PHR} kontrol: Benim için kontrol eder misiniz?
|
|
Can you check my size? |
- {PHR} boy: Benim boyum var mı?
|
|
crossed check |
|
|
dud check |
|
|
give check |
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Bagajımı nerede check ettirebilirim? |
- {PHR} check: Where is the baggage check?
|
|
bagajımı nerede check ettirebilirim |
Where is the baggage check |
|
bana check in yaptırdığımda bagaj kartı vermediler. |
I didn't receive the claim tag when I checked in. |
|
bkz. cyclic redundancy check |
crc |
|
|
|