İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
tan |
{tæn}
- {A} taba rengi, tabaklama ile ilgili
- {N} taba rengi, bronzlaşmış cilt, yanık ten, tabaklama, sepileme, meşe kabuğu (tabaklamada)
- {V} güneşlenmek, yanmak (güneşte), bronzlaşmak, tabaklamak, sepilemek, dövmek, kamçılamak
|
|
|
tan |
f. (-ned, -ning)
i.
s. tabaklamak, de bagat etmek; güneşe göstererek karartmak; k.dili. kamçılamak, dayak atmak; güneşte yanıp esmerleşmek;
i. sarımsı kahverengi; güneşte yanmış ten rengi; tanen, mazı tozu;
s. açık kahverengi; sepicilikte kullanılan. tan pit, tan vat debbağhane kuyusu. tan yard
i. debbağhane, tabakhane. |
|
tan |
(kıs.) tangent. |
|
tan |
f. (
tanned,
tanning) 1. tabaklamak. 2. (cilt) (güneşte) bronzlaşmak/kararmak; (cildi) bronzlaştırmak/karartmak.
i. 1. sarımsı kahverengi. 2. (ciltte) bronzlaşma: What a nice tan you have! Ne güzel yanmışsın!
s. sarımsı kahverengi. |
|
tan |
tan
tän
Fiil [D] tanned, tanning
* tabaklamak.
* (cilt) (güneşte) bronzlaşmak/kararmak; (cildi) bronzlaştırmak/karartmak.
İsim
* sarımsı kahverengi.
* (ciltte) bronzlaşma:
What a nice tan you have!
Ne güzel yanmışsın!
Sıfat
* sarımsı kahverengi. |
|
|
Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
tan |
- {N} dawn, daybreak, twilight, aurora, sunglow
|
|
tan |
dawn, daybreak.
tan ağarmak to dawn, for day to break. |
|
tan |
* dawn, daybreak. |
|
tan |
dawn |
|
tan |
daybreak |
|
|
|