• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
water Dinle! {'wɒtər}
  • {A} suluboya, su
  • {N} su, kaplıca suyu, su birikintisi, sular, karasuları, sıvı, kalite, hare
  • {V} hârelemek, sulamak, su vermek, ıslatmak, su katmak, sulandırmak, hafifletmek, sulanmak, yaşarmak, su almak, su verilmek
water i. su; deniz, göl, nehir; su birikintisi; gölek, gölcük, gölet; elmasın parlaklık ve şeffaflığı; hare, kumaşın şanjanı; mükemmellik, kalite; karşılığı olmadan ilâve olunan sermaye; çoğ. kara suları; çoğ. sular. water ballet su balesi. water bearer sucu, saka; b.h., astr. Kova Burcu; Saka takımyıldızı. water bed yatak olarak kullanılan içi su dolu büyük plastik torba. water beetle, water bug su böceği, su sineği, zool. Hydrophilus. water blister içi suyla dolu kabarcık. water boy işçilere veya sporculara su getiren kimse. water buffalo manda, zool. Bubalus bubalus. water cart su arabası. water chestnut su kestanesi, göl kestanesi, bot. Trapa natans. water closet tuvalet, apteshane, kıs. W.C. water color suluboya; suluboya resim. water cooler su soğutacak kap veya tertibat. water cure tıb. su ile tedavi; k.dili. fazla su içirerek yapılan işkence. water flea su piresi; subiti, zool. Daphnia. water gap iki dağ arasındaki derin dere, koyak, geçit. water gas hidrojenle karbonmonok- sitten meydana gelen bir çeşit havagazı. water gate set, kapak. water gauge istim kazanındaki suyun yüksekliğini ölçme aleti, su seviyesi göstericisi. water germander sunanesi, sarmısak otu, bot. Teucrium scordium. water glass su bardağı; kazandaki suyu ölçme aleti; sodyum silikat; su saatı. water hammer borularda su gürültusü. water hazard golf oyununda su mâniası. water hemlock sığır baldıranı, bot. Cicuta virosa. water hen su tavuğu. water hole hayvanların su içtiği ufak pınar veya gölcük. water jacket moturu soğutmak için silindirlerin etrafındaki su gömleği. water jump at yarışlarında su mâniası. water level su seviyesi. water lily nilüfer, bot. Nymphaea. water line den. su hattı. water main yeraltı su borusu. water meter su saatı. water mill su değirmeni. water moccasin Kuzey Amerikada bulunan kanca-dişli engerek. water nymph su perisi. water on the brain beyinde su toplanması. water polo su polosu. water rat misk sıçanı, su sıçanı, zool. Ondatra zibethica; limanlarda hırsızlık eden serseri. water rights su kullanma hakkı. water snake su yılanı, zool. Natrix. water softener suyun kirecini ayırarak yumuşatan kimyasal madde veya tertibat. water spaniel su spanyeli. water supply su rezervi; su kaynakları; su sağlama. water system bütün kollarıyle bir ırmak; su kaynakları; su sağlama. water table mim. bina yüzündeki alt saçak, yağmur etekliği; jeol. su tabakası, su tabakası seviyesi. water tower su kulesi. water wheel sudolabı; çark. water wings yüzme öğrenenler için bir çift sugeçirmez şişirilmiş torba. water witch yeraltı sularının yerini bulabildiğini iddia eden kimse. above water kaygısız, sıkıntısız. be in hot water başı dertte olmak, güç durumda olmak. be under water su altında kalmak. go water k.dili. su dökmek, işemek. head of water kaynak yeri, su başı; su rezervi; sarnıç, baraj; su gücü. high water met, kabarma; sel; k.dili. boy atan çocuğa pantolonunun kısa gelmesi. in deep water başı dertte, müşkül durumda. in smooth water meselesiz, yolunda. low water cezir, inme; suların çekilmiş hali. low water mark tam cezri veya suyun fazla çekildiğini belirten işaret. make water su dökmek, işemek. of the first water en iyi cinsten. on the water denizde. soft water tatlı su, kireçsiz su. spring water pınar suyu. take the water (belirli bir membadan) su içmek. the waters meşime, son, etene, döleşi. throw cold water on hevesini kaçırmak, soğutmak. watered silk hareli veya dalgalı ipekli kumaş. He worked hard to keep his head above water. Geçinebilmek için çok çalıştı. Sam is a villain of the purest water. Sam hainlerin daniskasıdır. They spend money like water. Su gibi para harcarlar.
water f. sulamak; suvarmak, su vermek; harelemek (ipek); su katmak, sulandırmak; sulanmak; su içmek (hayvan), suvarılmak; karşılığı olmadan hisse senetlerini çoğaltmak. water down sulandırmak; hafifletmek, yumuşatmak. The smell of fresh bread makes my mouth water. Taze ekmek kokusu ağzımı sulandırır.
water i. su.

f.
1. sulamak: water the flowers çiçekleri sulamak.
2. (koyun, inek v.b.´ne) su vermek, -i suvarmak.

s. suda yetişen; suda yaşayan.
water wa.ter wô'tır İsim * su. Fiil * sulamak: water the flowers çiçekleri sulamak. * (koyun, inek v.b.'ne) su vermek, -i suvarmak. Sıfat * suda yetişen; suda yaşayan.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bail out water
  • {V} kayığın suyunu boşaltmak
bale out water
  • {V} suyunu boşaltmak (kayık)
barley water {'bɑ:rlı,wɒtər}
  • {N} arpa suyu (içki)
bilge water {'bıldʒ,wɒtər}
  • {N} sintine suyu
Please bring me some hot water.
  • {PHR} getirmek: Lütfen biraz sıcak su getirin.
chalybeate water
  • {N} demirli su
dead water {'ded,wɒtər}
  • {N} durgun su, dümen suyu
ditch-water {'dıtʃ,wɒtər}
  • {A} durgun, neşesiz, sıkıcı
  • {N} hendek suyu, birikmiş pis su, durgun su
as dull as ditch-water
  • {A} ruhsuz ve sıkıcı
fresh water
  • {N} tatlısu
ground-water {'graʋnd,wɒtər}
  • {N} yeraltı suyu
water gun
  • {N} tabanca: su tabancası
How does the water heater work?
  • {PHR} şofben: Şofben nasıl çalışıyor?
Where is the water heater?
  • {PHR} şofben: Şofben nerede?
high water
  • {N} gelgitte suyun en yüksek durumu, met
be in hot water
  • {ID} başı dertte olmak, gözden düşmüş olmak
get into hot water
  • {ID} başı derde girmek, belâya bulaşmak, başını belâya sokmak, sıkıntıya girmek
hot-water {hɒt'wɒtər}
  • {A} sıcak su ile yapılan, sıcak su
hot-water bottle
  • {N} sıcak su torbası
impermeable to water
  • {A} su geçirmez

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
bottled water
1. drinking water that is put into bottles and offered for sale.
2. purchased water sold in bottles .
3. Water that is sold in plastic containers for drinking water and/ or domestic use .
4. Water that is packaged for sale in a sealed container The term used in the Food and Drugs Regulations is `prepackaged water`. . drinking water that is put into bottles and offered for sale.
water wagon
1. a wagon that carries water.
viski ve su lütfen (whisky: whisky and water) whisky and water