• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

Osmanlıca » Türkçe Yukarı
FEZA Yıldızlar arasındaki geniş boşluk. Gökyüzü. * Yer geniş olmak. * Açık sahra. * Saha. * Yerde akan su.
FEZA Rahim içinden çıkan su.
FEZA (Efzâ) f. Artıran, ziyadeleştiren, çoğaltan (mânâlarına gelip, kelime sonlarına getirilerek birleşik kelime yapılır.) Meselâ: Can-feza $ : Can verici. Hayret-feza $ : Çok hayret verici. Ruh-feza $ : Ruh verici.

Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
AHVAL-İ HAYRET-FEZÂ Hayret verici haller.
FEZA' Korku. Havf. * Sığınma, dehalet. * Uykuda şiddetli korku ile uyanmak.
FEZA-NEVERD f. Fezâda dolaşan, boşlukta giden.
FEZÂ-YI FEYZ Feyiz sahası, feyzin fezası.
FEZÂ-YI ITLÂK Hudutsuz gökyüzü. Nihayetsiz feza.
GAMM-FEZA f. Kederi artıran, hüznü çoğaltan.
GİRYE-FEZA f. Çok ağlatan, ağlamayı artıran.
HAYAT-FEZA (EFZA) f. Hayat artırıcı, hayat bahşedici. (Bak: Fezâ)
HAYRET-FEZÂ f. Hayret veren, hayreti artıran.
NÜZHET-FEZÂ (Bak: Nüzhet-efza)