İngilizce » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
should |
{ʃʋd, ʃəd}
- {A} olursa, malı: -malı
- {V} meli: -meli, meliydi: -meliydi, malıydı: -malıydı, ise
|
|
|
should |
f. bak. shall; a) gereklilik. You should visit your sick friend. Hasta arkadaşını ziyaret etmen gerekir b) şarta baglılık: If he should come.. Eğer gelirse c) şaşkınlık. : Who should drop in but.. Kim geldi bil bakalım...başka kim olabilir? d) ümit: I should be back by noon. Öğlene kadar dönebileceğimi ümit ederim e) ABD, (k).dili, istihza: (olumlu cümle içinde olumsuz anlam belirtir) He got a heavy fine, but with his money he should worry. Ağır para cezasına çarptırıldı, ama ona vız gelir. |
|
should |
yardımcı
f. 1. Manevi zorunluluk gösterir: I think I should go. Gitsem iyi olur galiba. Why shouldn´t I go? Niçin gitmeyeyim. You should apologize. Özür dilemelisin. You should have said No! Hayır! demeliydin. How should she have known he was a rogue? Serseri olduğunu ne bilsindi. 2. İhtimal gösterir: The weather should be nice. Herhalde hava güzel olur. She should easily get that prize. O ödülü kolaylıkla kazanması lazım. 3. Bazı şartlı cümlelerde kullanılır: You can use the house should the weather turn bad. Hava bozarsa evden yararlanabilirsiniz. If I were a polite person I should invite you to stay for dinner. Nazik bir kişi olsaydım akşam yemeğine buyurun derdim. If he were here now I´d kill him. Şimdi karşımda olsa öldürürdüm. 4. Şaşkınlık belirtir: At that moment who should telephone but Hikmet himself! O an kim telefon etse beğenirsin? Hikmet´in ta kendisi! 5. Gelecek zamanı göstermek için kullanılır: He said he should go. Gideceğini söyledi. 6. Olumluyken olumsuz bir anlam gösterir: She should worry, with her good looks! O güzelliğiyle endişe etmesine hiç gerek yok aslında! |
|
should |
should
şûd
auxiliary verb
* [Manevi zorunluluk gösterir:]
I think I should go.
Gitsem iyi olur galiba.
Why shouldn't I go?
Niçin gitmeyeyim.
You should have said "No!"
"Hayır!" demeliydin.
How should she have known he was a rogue?
Serseri olduğunu ne bilsindi.
* [İhtimal gösterir:]
The weather should be nice.
Herhalde hava güzel olur.
* [Bazı şartlı cümlelerde kullanılır:]
You can use the house should the weather turn bad.
Hava bozarsa evden yararlanabilirsiniz.
* [Şaşkınlık belirtir:]
At that moment who should telephone but Mehmet himself!
O an kim telefon etse beğenirsin? Mehmet'in ta kendisi!
* [Gelecek zamanı göstermek için kullanılır:]
He said he should go.
Gideceğini söyledi.
* [Olumluyken olumsuz bir anlam gösterir:]
She should worry, with her good looks!
O güzelliğiyle endişe etmesine hiç gerek yok aslında! |
|
should |
(bak.) shall; a) gereklilik. You should visit your |
|
|
İngilizce » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Should |
of Shall |
imp. |
Should |
Used as an auxiliary verb, to express a conditional or contingent act or state, or as a supposition of an actual fact; also, to express moral obligation (see Shall); e. g.: they should have come last week; if I should go; I should think you could go. |
imp. |
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|