Türkçe » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
teklif |
- {N} proposal, offer, bid, tender, motion, offering, overture, proffer, proposition, resolution, suggestion
|
|
|
teklif |
|
pol. |
teklif |
1. proposal; offer; suggestion. 2. motion, proposal (before an assembly). 3. formality, formal behavior, ceremony.
__ etmek /ı, a/ to propose, offer, or suggest (something) to (someone).
__ kutusu suggestion box.
__ tekellüf formality, formal behavior. (Aramızda)
__ yok. There´s no need for ceremony between us. |
|
teklif |
* proposal; offer; suggestion.
* motion, proposal (before an assembly).
* formality, formal behavior, ceremony. |
|
teklif |
proposition |
|
|
Türkçe » Almanca |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
teklif |
- {N} Anerbieten (N), Anerbietung (F), Angebot (N), Antrag (M), Offerte (F), Tender (M)
|
|
teklif |
Angebot [das], Antrag [der], Offerte [die], Vorschlag [der] |
|
teklif |
r Vorschlag; s Angebot; r Antrag. |
|
teklif |
Gebot |
|
teklif |
Offerte |
f |
|
Türkçe » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
teklif |
Birinden yapilmasi zor, eziyetli bir iş isteme * Incelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma, önerme, öneri *
Incelenmek için ileri sürülen şey, öneri * Içten olmayan, resmî davraniş |
|
|
Osmanlıca » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
TEKLİF |
Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek. * Sıkılgan ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele.
* Vergi yüklemek. * Vazife vermek. * Cenab-ı Hakk'ın, insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe
vazifelendirmesi. * Fık: Şeriat-ı İslâmiyenin, ehliyet ve salâhiyet sahibi olan insanlara bir takım vazifeler
yapmalarını ve bir kısım şeyleri de terketmelerini emir ve ilzam buyurmasıdır. Bunlar ile öylece dinen me'mur ve
vazifeli olan bir insana mükellef denir. Çoğulu: Mükellefîn'dir. (Bak: Ahlâk-ı hasene)(Teklif-i İlâhî bir
tecrübedir. Tâ ervah-i âliye ile ervah-ı sâfile müsabaka meydanında birbirinden ayrılsın. S.)(S - Diyorsun ki:
"Teklif, saadet içindir. Halbuki ekser-i nâsın şekavetine sebeb, teklifdir. Teklif olmasaydı, bu kadar tefavüt-ü
şekavet de olmazdı?"C - Cenab-ı Hak, verdiği cüz'-i ihtiyarî ile ef'al-i ihtiyariye âlemini kesbiyle teşkil etmeye
insanı mükellef kıldığı gibi, ruh-u beşerde vedia olarak ekilen gayr-i mütenahi tohumları sulamak ve neşv ü
nemalandırmak için de beşeri teklif ile mükellef kılmıştır. Eğer teklif olmasaydı, ruhlardaki o tohumlar neşv ü
nema bulamazdı. Evet, nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılırsa görülür ki; ruhun manen terakkisini, vicdanın
tekâmülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve eterakkisini telkih eden, yani aşılayan, şeriatlardır; vücud veren, tekliftir;
hayat veren, Peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan
olarak kalacaktı ve insandaki bu kadar kemalât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene tamamen yok olurlardı. Fakat
insanların bir kısmı, arzu ve ihtiyariyle teklifi kabul etmiştir. Bu kısım, saadet-i şahsiyeyi elde ettiği gibi nev'in
saadetine de sebeb olmuştur. Amma insanların büyük bir kısmı, ihtiyarı ile küfrü kabul ve tekâlif-i İlâhiyyeyi
reddetmişlerse de, teklifin bazı nevi'lerinden süzülen terbiyevî, ahlâkî vesaire güzel şeyleri aldıklarından,
teklifin o nevi'lerini zımnen ve ıztıraren kabul etmiş bulunurlar. İşte bu itibarla, kâfirin her sıfatı ve her hali kâfir
değildir. İ.İ.) |
|
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|