donner |
/done / v vermek, bağışlamak; bulaştırmak; koymak; yayımlamak; göstermek donner cours à boşaltmak, dökmek; serbest bırakmak donner dans budalaca kanmak; kendini vermek donner essor à dışarı vurmak donner la chair de poule ürpertmek, tüylerini diken diken etmek donner la chasse kovalamak donner la main à katılmak donner la mort öldürmek donner la vie hayatını bağışlamak; doğurmak donner le bonjour günaydın demek donner le change à kandırmak, aldatmak donner le sein à emzirmek donner l'hospitalité à misafir etmek donner naissance à doğurmak, yol açmak donner pour bon inanca vermek, garanti etmek donner raison hak vermek donner sa main evlenmek (kadın için) donner sa parole d'honneur namus sözü vermek donner sa vie hayatını feda etmek donner sur les doigts cezalandırmak donner sur un mets bir yemekten birkaç defa almak donner tort haksız çıkarmak donner un baiser öpüvermek donner un coup d'épaule yardım etmek ne savoir ou donner de la tête ne yapacağını bilememek se donner des airs kendini ... gibi göstermek se donner garde kaçınmak se donner pour ... geçinmek, -lik taslamak |
|
donner |
vermek, bağışlamak; bulaştırmak; koymak; yayımlamak; göstermek |
|
donner à bail |
kiraya vermek |
|
donner à côté |
karavana atmak |
|
donner à entendre |
ima etmek |
|
donner accès à qch |
yolunu açmak |
|
donner carrière |
başıboş bırakmak |
|
donner carte blanche |
tam yetki vermek |
|
donner cours |
serbest bırakmak |
|
donner cours à |
boşaltmak, dökmek; serbest bırakmak |
|
donner dans |
budalaca kanmak; kendini vermek |
|
donner décharge |
aklamak, temize çıkarmak |
|
donner des lois |
yasa koymak |
|
donner des soins à un malade |
hastaya bakmak |
|
donner du fil à retordre |
güçlük çıkarmak |
|
donner du mou |
gevşetmek |
|
donner en soirée |
suare yapmak |
|
donner essor à |
dışarı vurmak |
|
donner faim |
iştah açmak |
|
donner gain de cause à |
lehinde karar vermek |
|
|