ESRAR-I HÜSN Ü ÂN |
Güzelliğin sırları. |
|
HUSN |
Perhizkârlık, iffet. |
|
HÜSN |
(Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal. (Bak: Celal, Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet
olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden
geçmiş zaif gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. S.) |
|
HÜSN Ü AŞK |
Güzellik ve muhabbet: * şeyh Galib'in manzum hikâyesi. |
|
HÜSN Ü KUBH |
Güzellik ve çirkinlik. |
|
HÜSN-AVER |
f. Güzelliği çoğaltan. Güzellik veren. |
|
HÜSN-İ TA'BİR |
Müstehcen veya soğuk bir şeyin güzel ve edebe uygun bir tarzda ifade edilmesi. |
|
HÜSN-Ü ÂDÂB |
(Hüsn-i âdâb) Güzel ve iyi edeblilik. Güzel terbiye. İslâmi terbiye. |
|
HÜSN-Ü AHLÂK |
Ahlâk güzelliği. |
|
HÜSN-Ü ÂKİBET |
İyi netice. |
|
HÜSN-Ü BEYAN |
Akıcı ve güzel anlatış. |
|
HÜSN-Ü Bİ-BAHANE |
Kusursuz güzellik. Günahsız mâsum güzellik. |
|
HÜSN-Ü BİLGAYR |
Dolayısı ile, neticeleri ciheti ile güzel olan. |
|
HÜSN-Ü BİZZAT |
Kendisi bizzat güzel olan. |
|
HÜSN-Ü DELÂLET |
Hayırlı. İyi bir başlangıca delâlet. |
|
HÜSN-Ü ENDAM |
Vücut güzelliği. |
|
HÜSN-Ü HAL |
İyi hal. Güzel ahlâk. |
|
HÜSN-Ü HAREKET |
Güzel muamele yapma, iyi muamelede bulunma. |
|
HÜSN-Ü HÂTİME |
Neticeyi iyi bir halde bitirme. * İman ile âhirete gitmek. Kelime-i şehadet söyleyerek ölmek. |
|
HÜSN-Ü HAYR |
Hayrın güzelliği |
|