ASR-I SÂNİ |
İkinci asır. * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan
başlayan ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.) |
|
ELF-İ SÂNİ |
İkinci bin. |
|
KÂNUN-U EVVEL, KÂNUN-U SÂNİ |
Aralık, Ocak. |
|
KISM-I SÂNİ |
İkinci kısım. |
|
MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNİ |
"İkinci bin senesinin müceddidi" demek olan bu tabir, İmam-ı Rabbani Ahmed-i Farukî Hazretlerinin nâmıdır.
(Bak: Ahmed-i Farukî) |
|
MÜLAZIM-I SÂNİ |
Teğmen. |
|
ÖMR-Ü SÂNİ |
İkinci hayat, âhiret hayatı. |
|
PADİŞAH-I SÂNİ |
İkinci padişah. |
|
REBİ-İ SÂNİ |
Sonbahar. |
|
SÂNİ AŞER |
Onikinci. |
|
SANİ' |
(Sun'. dan) Sanatkârca yapan. Yaratan. San'at eseri olarak meydana getiren. İşleyen, yapan. (Allah) |
|
SANİ' |
Görülen iş. |
|
SÂNİ'-İ HAKÎM |
Hikmet sâhibi olan yaratıcı. Allah (C.C.) |
|
SANİ'-İ HAKİKÎ |
Doğrudan doğruya, hiç bir şeye muhtaç olmadan her şeyin aslını, esasını ve teferruatını yapan, yaratan.
Allah (C.C.). |
|
SANİ'İYYET |
Ustaca ve tertibli yapıcı oluş. Sâni'lik.(Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir uluhiyet
lâzımdır. Meselâ, Ayasofya'nın bânisi inkâr edildiği takdirde her bir taşı Mimar Sinan olması lâzım geliyor. Öyle
ise kâinatın Sânia olan delâleti, kendi nefsine olan delâletinden daha vâzıh, daha zâhir, daha evlâdır. Öyle
ise kâinatın inkârı mümkün olsa bile, Sâniin inkârı mümkün değildir. M.N.) |
|
ŞANİ' |
Adavet etmek, kin tutmak mânasına "şeneân" dan ism-i fâil olup, buğz eden, kin tutan demektir. Esas
murad ise; buğz edip geçmiş olan değil, buğzunda devam ve ısrar eden demektir. |
|
TEŞRİN-İ SÂNİ |
Kasım ayı. |
|
VATAN-I SÂNÎ |
İkinci vatan. Sonradan yerleşilen yer. |
|