Türkçe » İngilizce  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
tuz |
|
|
|
tuz |
|
kim. |
tuz |
1. salt, table salt. 2. chem. salt. 3. salts: İngiliz tuzu Epsom salts.
tuzu biberi /ın/ someone or something that makes (something) interesting, someone/something that adds spice or color to (something): Onlar toplantılarımızın tuzu biberi. They´re the people who add spice to our meetings.
tuz biber ekmek /a/ to make (a bad situation) worse; to rub salt in the wound.
tuzu biberi yerinde (food) which needs nothing added to it to improve its taste.
tuz buz olmak to be smashed to smithereens.
tuz ekmek /a/ to salt, add salt to.
tuz ekmek hakkı the appreciation you owe someone who has helped you.
tuz kubbesi salt dome.
tuzu kuru 1. (someone) who has nothing to worry about financially. 2. (someone) who has nothing to worry about. |
|
tuz |
* salt, table salt.
kimya
* salt.
* salts:
İngiliz tuzu
Epsom salts. |
|
tuz |
salt |
|
|
Türkçe » Türkçe  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
tuz |
Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandirmada kullanilan billûrsu madde (NaCl) * Bir asitteki
hidrojenin yerini bir bazin almasiyla oluşan birleşim |
|
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|