 Türkçe » İngilizce  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
| dağ |
- {A} montane
- {N} mountain, mount
|
|
|
|
| dağ |
1. brand (made by a hot iron).
2. med. sear (produced by cauterization).
3. grief, anguish. |
|
| dağ |
1. mountain.
2. heap, mound.
dağ adamı man completely lacking in refinement.
dağlar anası huge woman.
dağ ayısı country bumpkin, yokel, lout.
dağ başı
1. mountain top, summit.
2. remote place, place that is far removed from a town or city.
3. wild and lawless place.
dağda büyümüş uncouth, coarse, unrefined.
dağa çıkmak to become an outlaw (who lives in the mountains); to take to the mountains in order to escape the law.
dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. proverb People can always reunite someday.
dağları devirmek to accomplish Herculean tasks.
dağ doğura doğura bir fare doğurmuş. colloq. Our expectations were built up only to be let down in a big way.
dağlara düşmek to lose everything, be destitute and homeless; to wander around in sorrow and bewilderment.
dağ eteği
1. the skirt of a mountain.
2. piedmont.
dağ geçidi mountain pass.
dağdan gelip bağdakini kovmak for an upstart to come in and try to oust the old-timers.
dağdan gelmiş uncouth, loutish. dağ/
dağlar gibi
1. huge, tall and hulking.
2. in a huge pile; in huge piles. dağ/
dağlar kadar a mountain of, a huge quantity of.
dağa kaldırmak /ı/ to take (someone) forcibly to a remote place.
dağ kitlesi geol. massif.
dağ savaşı mountain warfare.
dağ sırtı ridge of a mountain.
dağ silsilesi mountain range.
dağların şenliği colloq. bear.
dağ taş
1. all around, as far as the eye can see, everywhere.
2. a huge quantity of, a mountain of.
3. in a huge quantity.
dağlara taşlara! God preserve us from it! (expression used when a calamity is mentioned). |
|
| dağ |
* mountain.
* heap, mound. |
|
| dağ |
* brand (made by a hot iron).
tıbbi
* sear (produced by cauterization).
* grief, anguish. |
|
|
Türkçe » Almanca  |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
| dağ |
- {N} Berg (M), Brandmal (N), Dom (M), Erhebung (F), Erhöhung (F), Kulm (M)
|
|
| dağ |
Brandmall [das]; Berg [der] |
|
| dağ |
Berg |
m |
| dağ |
Berg |
|
| dağ |
Berge |
pl |
|
| Türkçe » Türkçe |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
| dağ |
Yer kabugunun çikintili, yüksek, egimli yamaçlariyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayilan
bölümlerine verilen ad |
|
| dağ |
Kizgin bir demirle vurulan damga, nişan * Iyileştirmek için vücudun hastalikli bölümünde kizgin bir araçla yapilan
yanik * Büyük üzüntü, aci |
|
|
| İngilizce » İngilizce |
İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
| Dag |
A dagger; a poniard. |
n. |
| Dag |
A large pistol formerly used. |
n. |
| Dag |
The unbranched antler of a young deer. |
n. |
| Dag |
A misty shower; dew. |
n. |
| Dag |
A loose end; a dangling shred. |
n. |
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.) |
Ayarlar
Osmanlıca » Türkçe 
İngilizce Türkçe Çeviri