ağzından akmak |
|
|
ağzından dışarı sarkmak |
|
|
ağzından kaçırma |
|
|
ağzından kaçırmak |
- {V} babble, babble out smth., betray, blab, blab out, blunder out, blurt out, let fall, rap out, tattle
|
|
ağzından lâf almak |
|
|
ağzından sarkıtmak |
|
|
ağzından sır almak |
- {V} worm a secret out of smb.
|
|
baklayı ağzından çıkarmak |
- {ID} bean: spill the beans, cat: let the cat out of the bag
|
|
başına vur, ağzından lokmasını al |
colloq. He is so good-natured that anybody can walk all over him. |
|
eline vur, ağzından al |
colloq. He is very meek and spiritless. |
|
eline vur, ekmeğini ağzından al |
colloq. He is very meek and spiritless. |
|
ağzından almak |
ağzından kapmak/almak
* to anticipate what (someone) is going to say and say (it) first. |
|
ağzından baklayı çıkarmak |
* to put aside considerations and speak out, let the cat out of the bag. |
|
ağzından bal akmak |
* to talk sweetly. |
|
ağzından çıkan sözü kulağı duymamak |
ağzından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek
* not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. |
|
ağzından çıkan sözü kulağı işitmeme |
ağzından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek
* not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. |
|
ağzından çıkanı kulağı duymamak |
ağzından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek
* not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. |
|
ağzından çıkanı kulağı işitmemek |
ağzından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek
* not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. |
|
ağzından çıkmak |
* to slip out without being intended. |
|
ağzından dirhemle laf çıkmak |
ağzından dirhemle laf/söz/lakırdı çıkmak
* to be someone of few words, be tight-lipped. |
|