Ottoman » Turkish |
Top |
IŞAR |
Birlikte geçinmek. Muâşeret etmek. |
|
|
IŞAR |
(Aşerâ. C.) On aylık hamile develer. |
|
İSAR |
Kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek, cömertlik, ikrâm. * İhtiyar etmek. * Yumuşatmak. *
Dökmek, serpmek. Saçmak.(...Sahabelerin, sena-i Kur'aniyeye mazhar olan "İsar hasletini" kendine rehber
etmek, yâni hediye ve sadakanın kabulünde başkasını kendine tercih etmek; ve hizmet-i diniyenin
mukabilinde gelen menfaat-ı maddiyeyi istemeden ve kalben taleb etmeden, sırf bir ihsan-ı İlâhî bilerek,
nâsdan minnet almıyarak ve hizmet-i diniyenin mukabilinde de almamaktır.(Çünki hizmet-i diniyenin
mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki ihlâs kaçmasın. Çendan hakları var ki, ümmet onların
maişetlerini temin etsin. Hem zekâta da müstehaktırlar. Fakat bu istenilmez; belki verilir. Verildiği vakitte,
hizmetimin ücretidir denilmez. Mümkün olduğu kadar kanaatkârane başka ehil ve daha müstehak olanların
nefsini kendi nefsine tercih etmek $ sırrına mazhariyetle, bu müdhiş tehlikeden kurtulup ihlâsı kazanabilir... L.) |
|
İSAR |
Sargı, bağ. * Esirlik, kölelik. |
|
İSAR |
Keçinin memesine takılan torba, kese. |
|
|
Ottoman » Turkish Indirect results |
Top |
İN'İSAR |
Ezip sıkma, sıkıştırma, suyunu çıkarma. |
|
|
|