EKULÜ KEMÂ KÂLE |
Onun söylediği gibi söylerim (meâlinde.) |
|
EV-KEMA KAL |
Söylediği gibi. Söylendiği gibi. * Hadis-i Şerifi lâfzı ile aynen nakletmekte bir hata olmuşsa, mes'uliyetten
kurtulmak için bu kelâm söylenir. "Bu naklettiğim hadisin metninde yanlışım varsa Peygamber (A.S.M.)
aslında nasıl söylemiş ise aynen onu kastediyorum" demektir. |
|
GAYR-I MEN HÜVE LEH |
Sâhibinden gayrısı. |
|
HÜVE |
Arabçada: O (mânasına işâret zamiri) |
|
HÜVE AHSEN |
O daha güzeldir, en güzeldir. |
|
HÜVE HAKK(UN) |
O da haktır. O da bir haktır. (Bak: Ehakk) |
|
HÜVE HASEN(ÜN) |
O bir güzeldir, hasendir. |
|
HÜVE HÜVESİNE |
(Türkçe bir tabirdir) Noktası noktasına, hiç değişiklik yapmadan, aynen. |
|
HÜVE-L AHSEN |
Sadece ve yalnız en güzel O'dur. |
|
HÜVE-L BAKÎ |
Bâkî ancak O'dur. Allah (C.C.) |
|
HÜVE-L EHAD |
O Allah birdir. (Bak: Ehad) |
|
HÜVE-L HAKKU |
Hak sadece O'dur. |
|
HÜVE-L HASEN |
Sadece, yalnız o güzeldir. |
|
KEMÂ |
(Ke ile Mâ edatlarından mürekkebdir) "Gibi" mânâsına gelir. |
|
KEMÂ BİŞ |
f. Aşağı yukarı. Takriben. |
|
KEMÂ Fİ-L-EVVEL |
Evvelki gibi. |
|
KEMÂ Fİ-S-SÂBIK |
Eskisi gibi. |
|
KEMÂ HİYE |
(Kemâ hüve) Onun gibi, nitekim, olduğu gibi. |
|
KEMÂ HİYE HAKKUHÂ |
Gereği gibi. |
|
KEMÂ HÜVE-L-MUTAD |
Mutad olduğu ve alışıldığı üzere. |
|