| AŞK-I HAKİKÎ |
Hakiki aşk. Allah için sevmek. Allah sevgisi. |
|
| FÂİL-İ HAKİKÎ |
Bir işte hakiki te'sir sahibi. Onu hakkı ile yapan (Allah C.C.) |
|
| HÂFIZ-I HAKİKÎ |
Hakiki ve tam muhafaza eden. (Allah) |
|
| HAKİKÎ |
Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru. |
|
| İMTİNA-İ HAKİKİ |
Bir şeyin mümkün olmamasının aklen zaruri olması. (Meselâ: Bir kimse kendinden yaş bakımından büyük
olan başka bir kimse hakkında: "Bu benim oğlumdur" diye iddia etse, dâvâsı dinlenmez. Çünkü, kendinden
yaşça büyük bir adamın, kendisinin neslen oğlu olması aklen muhaldir.) |
|
| MA'BUD-U HAKİKÎ |
Hakiki ma'bud olan Cenab-ı Hak (C.C.) |
|
| MUCİD-İ HAKİKÎ |
İcad etme iktidarının yegâne sahibi mânasında olarak (Allah) hakkında kullanılır. |
|
| RAZIK-I HAKİKİ |
Hakiki rızık veren. Hiç bir vasıtaya ihtiyacı olmadan en güzel nimetleri yaratan ve bütün rızıkları ancak
kendisi veren Allah (C.C.) |
|
| SANİ'-İ HAKİKÎ |
Doğrudan doğruya, hiç bir şeye muhtaç olmadan her şeyin aslını, esasını ve teferruatını yapan, yaratan.
Allah (C.C.). |
|