Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
SADİK |
Çok sâdık, içten ve dıştan sadakatlı dost. Doğru sözlü. |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
CA'FER-İ SÂDIK |
(Bak: İmam-ı Cafer-i Sâdık)CA'FERİYYE : Caferî tarikatı. |
|
FECR-İ SÂDIK |
Sabaha karşı şark ufkunda yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlık. Bunun mukabili birinci fecirdir ki, bir
aydınlıktan sonra tekrar aydınlık gider. Bu birinci aydınlığa fecr-i kâzib denir. Sabah namazının vakti, fecr-i
sâdıkta başlar. |
|
HABER-İ SÂDIK |
Doğru haber. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) sözü. Hadis. |
|
HADS-İ SÂDIK |
Tam, doğru ve şüphesiz idrâk etme ve bilme. |
|
İMAM-I CA'FER-İ SÂDIK |
(Hi: 83-148) Hazret-i Ali'nin (R.A.) torununun torunudur. Medine-i Münevvere'de yaşamıştır. Annesi, Hazret-i
Ebu Bekir'in soyundandır. Mânevi nüfuzu çok ileri idi, dine büyük hizmetleri görüldü. Demiştir ki: "Kim nefsi
için nefsi ile mücâhede ederse, keramete kavuşur, kim de Allah için nefsi ile mücâhede ederse, Allah'a
kavuşur." Eimme-i İsnâ Aşerin altıncısıdır. (K.S.) |
|
MUHBİR-İ SÂDIK |
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir ismi. Diğer Peygamberlere de denebilir. Çünkü hepsi sâdık,
sağlam, doğru haberleri insanlara ulaştırmışlar, kendilerine bildirilenleri aynen bildirmişler, insanları doğruluğa,
felâha, hakka, hakikata, imana dâvet etmişlerdir. |
|
SADIK(A) |
Doğru, hakikatli, sadakatlı, dürüst. |
|
SADIK-UL KAVL |
Doğru sözlü. |
|
SADIK-UL KELÂM |
Doğru söyleyen. Doğru konuşan. Sözü doğru. |
|
SADIK-UL VA'D |
Va'dinde duran, söz verdiği şeyi yerine getiren, ahdine sâdık olan. Cenab-ı Hak. |
|
SADİK-I AHMAK |
Ahmak dost. |
|
SADİK-I KADİM |
Eski dost. |
|
|
|