granted |
{'græntıd}
- {A} imtiyazlı, diyelim ki
|
|
granted |
1. v.ver:adj.verilmis. |
|
take for granted |
1. olmus farzet. |
|
take s.o. for granted |
birinin varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek. |
|
take s.t. for granted |
1. otomatikman bir şeyin (belirli bir şekilde) olduğunu düşünmek: I took it for granted that she´d be with you. Seninle beraber olacak sanmıştım. 2. bir şeyi bir hak gibi görmek: He takes for granted everything I do for him. Kendisi için yaptığım her şeyi bir hak gibi görüyor. |
|
taken for granted |
1. bagis için al. |
|
take someone for granted |
* birinin varlığını bir hak gibi görmek. |
|
take something for granted |
* otomatikman bir şeyin (belirli bir şekilde) olduğunu düşünmek.
* bir şeyi bir hak gibi görmek. |
|
take for granted |
olmuş farzet |
|
taken for granted |
bağış için al |
|
granted |
v.ver:adj.verilmiş |
|
Granted |
Verildi |
|
Granted access |
bilgisayarlara erişim izni verilecek |
|
Granted Access |
Bilgisayarlara Erişim İzni Verilecek |
|
granted |
imtiyazlı, diyelim ki |
s. |
granted |
v.ver:adj.verilmiş |
[tech.] |