İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
lost |
{lɔ:st}
- {A} düşünceye dalmış, kaybolmuş, kayıp, mahvolmuş, şaşırmış, dalgın, kendini kaybetmiş, kaybedilmiş
|
|
|
lost |
f. bak. lose.
s. 1. kaybolmuş, kayıp, yitik, kaybedilmiş. 2. boşa gitmiş (zaman). 3. harap olmuş. 4. yolunu şaşırmış, kaybolmuş. |
|
lost |
s. kaybolmuş, zayi olmuş, telef olmuş, gitmiş; mahvolmuş; aklını şaşırmış, kendini kaybetmiş; yolunu şaşırmış; dalgın, düşünceye dalmış; israf olmuş; duygusunu kaybetmiş. lost cause kaybedilmiş dava, ümitsiz dava. lost in tamamen dalmış. lost to kaybolmuş, elinden çıkmış. be lost on tesir etmemek. |
|
Lost |
Kayıp |
|
lost |
lost
lôst
Fiil
·[bakınız]
"lose"
Sıfat
* kaybolmuş, kayıp; kaybedilmiş.
* boşa gitmiş (zaman).
* harap olmuş.
* yolunu şaşırmış, kaybolmuş. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
I've lost a lot of blood. |
- {PHR} kan: Çok kan kaybettim.
|
|
lost cause |
- {N} ümitsiz iş, kaybedilmiş sayılan iş
|
|
I've lost a filling. |
- {PHR} dolgu: Dolgum düştü.
|
|
I lost my glasses. |
- {PHR} gözlük: Gözlüklerimi kaybettim.
|
|
I lost my contact lenses. |
- {PHR} lens: Kontak lenslerimi kaybettim.
|
|
I lost one of my contact lenses. |
- {PHR} lens: Bir kontak lensimi kaybettim.
|
|
I lost my baggage. |
- {PHR} kaybetmek: Valizimi kaybettim.
|
|
I've lost my ticket. |
- {PHR} kaybetmek: Biletimi kaybettim.
|
|
I've lost my way. |
- {PHR} kaybetmek: Yolumu kaybettim.
|
|
be lost |
- {V} kaybolmak, ortadan kaybolmak, heba olmak
|
|
be lost on |
- {V} etkilememek, tesir etmemek
|
|
get lost! |
- {INTRJ} kaybolmak: kaybol!
|
|
I'm lost. |
- {PHR} kaybolmak: Ben kayboldum.
|
|
lost-and-found |
|
|
Have you checked the lost-and-found? |
- {PHR} kayıp: Kayıp eşya bürosuna baktınız mı?
|
|
Where is the lost-and-found? |
- {PHR} kayıp: Kayıp eşya bürosu nerede?
|
|
You should check the lost-and-found. |
- {PHR} kayıp: Kayıp eşya bürosuna gitmelisiniz.
|
|
lost in |
|
|
lost to |
|
|
make up for lost time |
- {V} zaman kaybını telâfi etmek
|
|
|
|