• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
think Dinle! {ɵıŋk}
  • {V} düşünmek, saymak, anmak, sanmak, tasavvur etmek, zannetmek, aklından geçirmek, planlamak
think f. (thought, leh. thunk) düşünmek, tefekkür etmek, mütalaa etmek; düşünüp taşınmak, ölçünmek, teemmül etmek; zannetmek, sanmak; kurmak, niyet etmek, tasarlamak; tasavvur etmek, farz etmek; hatırlamak, hatıra getirmek; addetmek; bir fikirde olmak. think aloud düşündüğünü söylemek. think better of fikrini değiştirmek, vaz geçmek; daha iyi saymak, hakkındaki kanaati düzelmek. think fit (proper, right) uygun görmek. think much of çok sevmek. think nothing of önem vermemek; kolay görmek. think of hatırlamak; düşünmek, hayal etmek; saymak. think out düşünüp çıkarmak, düşünüp netice çıkarmak. think over bir şey üzerinde düşünmek. think the world of çok değer vermek; çok sevmek. think through düşünüp netice çıkarmak. think twice iyi düşünmek. think up düşünüp bulmak. To think that man should go to the moon! insanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi? Well, think of that! Hayret! Kimin aklına gelirdi? What am I thinking of? Ne kafa! Ne aptallık! While Im thinking of it Aklımdayken. thinkable

s. düşünülebilir, akla gelebilen. thinking

s.

i. düşünen;

i. düşünme; fikir.
think f. (thought)
1. düşünmek: Shut up! I´m thinking. Sus! Düşünüyorum. What are you thinking? Neyi düşünüyorsun? I´m thinking how ridiculous this is. Bunun ne kadar gülünç olduğunu düşünüyorum. I don´t think it´ll happen. Bence olmayacak. I think I´ll get some fresh air. Biraz hava alsam iyi olur. I think I´ll take a walk. Ben bir yürüyüşe çıkayım.
2. zannetmek, sanmak, beklemek, ummak: He thinks he´s something. Kendini bir şey zannediyor. Who would have thought they´d choose that novel? O romanı seçeceklerini kim beklerdi? You´d think he was the priest. Onun papaz olduğunu zannederdin.
3. inanmak, aklına sığdırmak, aklı almak: I can´t think they´re building their house there. Onların orada ev yapmasını aklıma sığdıramıyorum.
4. saymak, addetmek: Do as you think fit. Nasıl uygun görüyorsanız öyle yapın. If you think it´s worth doing then do it! Yapmaya değer diye düşünüyorsan yap.
think think thîngk Fiil [D] thought * düşünmek: What are you thinking? Neyi düşünüyorsun? I don't think it'll happen. Bence olmayacak. I think I'll get some fresh air. Biraz hava alsam iyi olur. I think I'll take a walk. Ben bir yürüyüşe çıkayım. * zannetmek, sanmak, beklemek, ummak: He thinks he's something. Kendini bir şey zannediyor. Who would have thought they'd choose that novel? O romanı seçeceklerini kim beklerdi? * inanmak, aklına sığdırmak, aklı almak: I can't think they're building their house there. Onların orada ev yapmasını aklıma sığdıramıyorum. * saymak, addetmek: Do as you think fit. Nasıl uygun görüyorsanız öyle yapın. If you think it's worth doing then do it! Yapmaya değer diye düşünüyorsan yap.
think (thought, (leh.) thunk) düşünmek, tefekkür etmek,