| 
			
				|  İngilizce » Türkçe  | Yukarı  |  
				| 
							
								| benefit |  {'benəfıt} 
 {N} yarar, fayda, çıkar, hak, menfaat, avantaj, kâr, kazanç, ayrıcalık, yardım parası, yardım toplama faaliyeti{V} yararı dokunmak, yaramak, faydası olmak, yararlanmak
 |  |  
								|  |  
								| benefit | i. 
 f. fayda, kar, yarar, menfaat; menfaat için tertiplenen eğlence veya gösteri; hak, imtiyaz, yetki;
 
 f. hayır işlemek, iyiliği dokunmak; istifade etmek, yararlanmak. benefit of clergy eskiden ruhban sınıfına tanınan dokunulmazlık imtiyazı.
 |  |  
								| benefit | i. yarar, fayda. 
 f. -in yararına olmak, -e yararlı olmak, -e yararı dokunmak; from -den yararlanmak, -den faydalanmak, -den istifade etmek: This change will benefit you. Bu değişiklik sana iyi gelecek. This would benefit by the addition of some salt. Buna biraz tuz eklenirse iyi olur. We have greatly benefited from your advice. Nasihatinizden çok istifade ettik.
 |  |  
								| benefit | v.yararlan:n.yarar |  |  
								| benefit | ben.e.fit
ben'ıfît
İsim
   * yarar, fayda.
Fiil
   * -in yararına olmak, -e yararlı olmak, -e yararı dokunmak; {from} -den yararlanmak, -den faydalanmak, -den 
istifade etmek:
This change will benefit you.
Bu değişiklik sana iyi gelecek.
This would benefit by the addition of some salt.
Buna biraz tuz eklenirse iyi olur.
We have greatly benefited from your advice.
Nasihatinizden çok istifade ettik. |  |  |  
 
				
					|  İngilizce » Türkçe  İlişkili Sonuçlar | Yukarı  |  
					| 
									
									| accident benefit |  |  |  
									| for the benefit of |  |  |  
									| give smb. the benefit of |  |  |  
									| child benefit |  |  |  
									| death benefit |  |  |  
									| disability benefit |  |  |  
									| sick benefit | {'sık,benəfıt} 
 |  |  
									| unemployment benefit |  |  |  
									| be for the benefit of | -in yararına olmak: This concert´s for the benefit of Darüşşafaka. Bu konser Darüşşafaka´nın yararına. |  |  
									| benefit concert | yardım amacıyla düzenlenen konser. |  |  
									| fringe benefit | (sosyal sigorta, emeklilik sigortası gibi) işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey. |  |  
									| give s.o. the benefit of the doubt | k. dili birinin kötü/olumsuz bir şey yapmadığını farzetmek. |  |  
									| give s.t. the benefit of the doubt | k. dili bir şeyin kötü/olumsuz bir sonuç vermediğini farzetmek. |  |  
									| be for the benefit of | * -in yararına olmak:
This concert's for the benefit of Darüşşafaka.
Bu konser Darüşşafaka'nın yararına. |  |  
									| benefit concert | * yardım amacıyla düzenlenen konser. |  |  
									| fringe benefit | * (sosyal sigorta, emeklilik sigortası gibi) işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey. |  |  
									| give someone the benefit of the dou | Konuşma dili
   * birinin kötü/olumsuz bir şey yapmadığını farzetmek. |  |  
									| give something the benefit of the d | Konuşma dili
   * bir şeyin kötü/olumsuz bir sonuç vermediğini farzetmek. |  |  
									| benefit of clergy | kilisenin resmi onayı |  |  
									| cost benefit analysis | fiyat kazanç analizi |  |  |  
 |