Türkçe » İngilizce  |
Yukarı  |
bulunmak |
- {V} be, exist, stand, present: be present, situated: be situated, have, present oneself, reside
|
|
|
bulunmak |
1. to be found: Kaybettiğin para bulundu. The money you lost has been found. 2. /da/ to be present, be: Şimdi Ankara´da bulunuyor. She´s in Ankara now. 3. /a/ used with a verbal noun: Ona bir ricada bulundum. I made a request of him. Onlara bir teklifte bulundum. I made a proposal to them. |
|
bulunmak |
* to be found.
* to be present, be.
* [used with a verbal noun:]
Ona bir ricada bulundum.
I made a request of him. |
|
bulunmak |
appear |
|
bulunmak |
attend |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
alışverişte bulunmak |
|
|
aşırı çok bulunmak |
|
|
bağışta bulunmak |
- {V} donate, contribute, kick in
|
|
başvuruda bulunmak |
- {N} application: make an application
|
|
bol bulunmak |
|
|
bulunmak (eşya) |
|
|
bulunmak (iltifat) |
|
|
çağrıda bulunmak |
|
|
doğal olarak bulunmak |
|
|
fazlasıyla bulunmak |
|
|
fedakârlıkta bulunmak |
- {V} sacrifice: make sacrifices, sacrifice
|
|
girişimde bulunmak |
|
|
gözaltında bulunmak |
- {N} custody: be in custody
|
|
göz hapsinde bulunmak |
- {ADV} observation: under observation
|
|
gümrük beyanında bulunmak |
|
|
hazır bulunmak |
- {V} present oneself, attend, assist, report, turn out
|
|
ilgili bulunmak |
|
|
istekte bulunmak |
|
|
itirafta bulunmak |
|
|
kargaşa içinde bulunmak |
- {N} disarray: be in disarray
|
|
|
|