English » Turkish |
Top |
home |
{həʋm}
- {A} evde yapılan, evdeki, eve ait, vatana ait, hedefe ait, kendi sahasında olan
- {ADV} eve, yurda, evde, ülkesinde, hedefe, tam yerine, vicdanına
- {N} ev, yuva, aile ocağı, yurt, vatan, bakımevi, kale, hedef (bomba), kendi sahası
- {V} yuvasına dönmek, yurda dönmek (kuş), sinyâllere göre yönelmek, hedeflemek
|
|
|
home |
i.
s.
z. ev, aile ocağı, yuva, mesken; vatan, yurt, memleket; bulunulan yer; melce, sığınak; bazı oyunlarda hedef;
s. eve ait, eve mahsus; (ing). içişlerine ait; yüreğe işleyen, derin; oyunlarda hedefe ait;
z. eve doğru; evde; işin iç yüzüne veya insanın vicdanına dokunarak, tam yerine. home base beysbol ev kalesi; (den). anayurt üssü; merkez. home consumption dahili istihlâk; yurt içinde tüketilen maddeler. home economics ev bilgisi, ev bilgisi öğretimi. home office idare merkezi; (b.h)., (ing). içişleri Bakanlığı. home port demirleme limanı. home room (talebelerin sınıftan sınıfa dolaştıkları okullarda) esas dershane; bu sınıftaki öğrenciler. home rule muhtariyet, özerklik, bir eyaletin bağımsız olarak idare edilmesi. Home Secretary (ing). içişleri Bakanı. home trade (ing). iç ticaret. at home evde, kendi evinde; memleketinde; alışkın; kabul günü. come home to çok etkilemek; farkına varmak. feel at home kendini rahat hissetmek, yadırgamamak. Make yourself at home. Kendi evinizde imiş gibi hareket edin; rahatınıza bakın. |
|
home |
f. bir hedefe doğru gitmek; bir hedefe doğru rota tayin etmek (roket, bomba, mermi); yerleştirmek, iskân etmek. |
|
home |
i. 1. ev, aile ocağı, yuva. 2. vatan, yurt, memleket.
s. 1. ev ile ilgili, eve özgü. 2. İng. içişlerine ait. |
|
home |
yerel |
|
|
English » Turkish Indirect results |
Top |
bring home the bacon |
- {ID} evin geçimini sağlamak, ekmek parası kazanmak, başarmak
|
|
who brings home the bacon |
- {ID} evin geçimini sağlayan kimse
|
|
Charity begins at home. |
- {ID} yardımseverlik: Yardımseverlik evde yardımlaşmayla başlar.
|
|
come home |
- {V} dönmek, anlaşılır olmak, kavramak
|
|
community home |
|
|
convalescent home |
- {N} dinlenme evi, prevantoryum
|
|
detention home |
|
|
eventide home |
|
|
Would you please forward my mail to my home address? |
- {PHR} göndermek: Mektuplarımı ev adresime gönderebilir misiniz?
|
|
funeral home |
|
|
get home |
- {V} eve varmak, eve gelmek
|
|
harvest home |
- {N} hasat mevsiminin sonu, harman sonu, harman sonu ziyafeti, hasat şarkısı
|
|
hearth and home |
|
|
at home |
- {ADV} kabul günü, evde, ev toplantısı
|
|
Make yourself at home. |
- {PHR} ev: Kendi eviniz gibi bulun.
|
|
stay at home |
|
|
to home |
|
|
home-and-home |
|
|
home-coming |
{'həʋm,kʌmıŋ}
- {N} mezunlar günü, yuvaya dönüş, yurda dönüş
|
|
home contents |
|
|
|
Turkish » English Indirect results |
Top |
home tuşu |
home key |
|
Home tuşu |
Home key |
|
home tuşu |
home key |
[tech.] |
|
|