İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
ride |
{raıd}
- {N} binme, gezinti, dolaşma, gezinti yolu
- {V} binmek (at veya bisiklet), arabayla gezmek, arabaya binmek (sürmeden), süzülmek, kayar gibi görünmek (ay, bulut vb), yüzmek, havada kalmak, karara bağlanmamış olmak, sürüklenmek, üst üste binmek, taşımak (omuzunda vb), kullanmak, geçmek (yol), gırgıra almak, binmek, sataşmak, kafa bulmak
|
|
|
ride |
f. (-rode, -ridden)
i. at veya başka hayvana binmek, arabaya binmek, araba ile gitmek; su üstünde gitmek, yüzmek (gemi); binilmesi rahat olmak; binip kullanmak veya sürmek; zorla yönetmek, huküm sürmek: binip gitmek; bindirmek;
i. binme, biniş: atla gezme; atla gezinti yeri veya yolu. ride a wave dalga ile sürüklenmek. ride for a fall hayal kırıklığna doğru gitmek, felâkete sürüklenmek .He is riding high Bütün işleri yolunda. ridable
s. binilebilir. |
|
ride |
f. (rode, rid.den) 1. (bisiklet, motosiklet v.b.´ne) binmek: Can you ride a bicycle? Bisiklete binebilir misin?/Bisiklete binmeyi biliyor musun? 2. ata binmek: He can ride well. Ata iyi biner. 3. (at, bisiklet, araba ile) gitmek, yolculuk etmek: We´ve been riding these horses since daybreak. Şafak söktüğünden beri bu atlarla yolculuk ediyoruz. They rode through the park in an open car. Üstü açık bir arabayla parktan geçtiler. 4. k. dili çıkışmak, azarlamak. 5. k. dili takılmak, alay etmek.
i. 1. binme, biniş. 2. (at/bisiklet/araba ile yapılan) gezinti/yolculuk. 3. gezinti yolu. |
|
ride |
f. (-rode, -ridden)
i. at veya başka hayvana binmek, arabaya binmek, araba ile gitmek; su üstünde gitmek, yüzmek (gemi); binilmesi rahat olmak; binip kullanmak veya sürmek; zorla yönetmek, huküm sürmek: binip gitmek; bindirmek;
i. binme, biniş: atla gezme; atla gezinti yeri veya yolu. ride a wave dalga ile sürüklenmek. ride for a fall hayal kırıklığna doğru gitmek, felâkete sürüklenmek .He is riding high Bütün işleri yolunda. ridable
s. binilebilir. |
|
ride |
f. (rode, rid.den) 1. (bisiklet, motosiklet v.b.´ne) binmek: Can you ride a bicycle? Bisiklete binebilir misin?/Bisiklete binmeyi biliyor musun? 2. ata binmek: He can ride well. Ata iyi biner. 3. (at, bisiklet, araba ile) gitmek, yolculuk etmek: We´ve been riding these horses since daybreak. Şafak söktüğünden beri bu atlarla yolculuk ediyoruz. They rode through the park in an open car. Üstü açık bir arabayla parktan geçtiler. 4. k. dili çıkışmak, azarlamak. 5. k. dili takılmak, alay etmek.
i. 1. binme, biniş. 2. (at/bisiklet/araba ile yapılan) gezinti/yolculuk. 3. gezinti yolu. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
ride astride |
- {V} bacaklarını ayırarak ata binmek
|
|
ride atilt at smb. |
|
|
ride the beam |
- {V} radyo sinyallerine göre uçmak
|
|
joy ride |
{'dʒɔı,raıd}
- {N} zevk için araba sürme, araba ile gezme
|
|
park-and-ride system |
- {N} arabayı parkedip yola trenle devam etme
|
|
ride pillion |
- {V} terkiye binmek, terkide gitmek
|
|
give a ride |
- {V} arabayla götürmek, gezdirmek (araba, bisiklet vb)
|
|
go for a ride |
- {V} gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, atla gezintiye çıkmak
|
|
let it ride |
- {V} kafaya takmamak, kendi haline bırakmak, oluruna bırakmak
|
|
let smth. ride |
- {V} kafaya takmamak, kendi haline bırakmak, oluruna bırakmak
|
|
take a ride |
- {V} gezmeye gitmek, dolaşmaya çıkmak, atla gezintiye çıkmak
|
|
take for a ride |
- {ID} öldürüp atmak, götürüp öldürmek, aldatmak, kazıklamak
|
|
Would you please arrange the ride for me? |
- {PHR} gezi: Benim için bir gezi ayarlar mısınız?
|
|
ride a bicycle |
- {V} bisiklet: bisiklete binmek
|
|
ride a horse |
|
|
ride down |
- {V} atla yetişip yakalamak, atla çiğnemek
|
|
ride in a train |
- {V} trene binmek, trenle gitmek
|
|
ride on a bicycle |
- {V} bisiklet: bisiklete binmek
|
|
ride out |
- {V} atla gezintiye çıkmak, kazasız belâsız atlatmak, sağ salim çıkmak (fırtına vb)
|
|
ride rough over |
- {V} hakkını çiğnemek, adam yerine koymamak, kötü davranmak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
|
|