İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
serve |
{sɜ:rv}
- {N} servis, servis atışı, servis sırası
- {V} hizmet etmek, servis yapmak, yerine getirmek, görev yapmak, hizmet vermek, hapis yatmak, yaramak, yararı dokunmak, kulluk etmek, müşteriye bakmak, yetmek, vermek, kötü davranmak, çektirmek, çalışmak, işine yaramak, el vermek, olanak tanımak, servis atışı yapmak
|
|
|
serve |
(f.), (i.) hizmet etmek, hizmetini görmek, hizmetkarı olmak; yardım etmek; kulluk etmek; tapmak; emrini yerine getirmek; müşteriye bakmak; servis yapmak; işe yaramak, işine gelmek, işini görmek; uygun olmak; yetişmek, elvermek, kâfi gelmek; doldurup ateşlemek (top); tebliğ etmek; müddetini tamamlamak; (hapis cezası) çekmek; (erkek hayvan) çiftleşmek; spor servis atmak; (i.), tenis oyun başlangıcında topa vurma. serve a summons celpnameyi eline vermek. It serves him right ! Oh olsun ! Yapmayaydı. Önceden düşüneydi. Söz dinleseydi. Ettiğini buldu. serve notice hizmetinden çıkacağını bildirmek. serve out dağıtmak, taksim etmek. serve time hapis cezasını çekmek. serve up sofraya koymak (yemek), servis yapmak. |
|
serve |
f. 1. hizmet etmek: serve one´s homeland vatanına hizmet etmek. 2. as ... vazifesini görmek: Turkey serves as a bridge between Europe and Asia. Türkiye Avrupa´yla Asya arasında köprü vazifesi görüyor. 3. yardım etmek: He is serving in the kitchen. O mutfakta yardım ediyor. 4. üye olmak: serve on a committee komite üyesi olmak. 5. servis yapmak: When should I serve the salad? Salata servisini ne zaman yapayım? 6. işe yaramak: Will this book serve your purpose? Bu kitap işinize yarar mı? 7. (hapis cezası) çekmek. 8. spor servis atmak. |
|
serve |
(f.), (i.) hizmet etmek, hizmetini görmek, hizmetkarı olmak; yardım etmek; kulluk etmek; tapmak; emrini yerine getirmek; müşteriye bakmak; servis yapmak; işe yaramak, işine gelmek, işini görmek; uygun olmak; yetişmek, elvermek, kâfi gelmek; doldurup ateşlemek (top); tebliğ etmek; müddetini tamamlamak; (hapis cezası) çekmek; (erkek hayvan) çiftleşmek; spor servis atmak; (i.), tenis oyun başlangıcında topa vurma. serve a summons celpnameyi eline vermek. It serves him right ! Oh olsun ! Yapmayaydı. Önceden düşüneydi. Söz dinleseydi. Ettiğini buldu. serve notice hizmetinden çıkacağını bildirmek. serve out dağıtmak, taksim etmek. serve time hapis cezasını çekmek. serve up sofraya koymak (yemek), servis yapmak. |
|
serve |
f. 1. hizmet etmek: serve one´s homeland vatanına hizmet etmek. 2. as ... vazifesini görmek: Turkey serves as a bridge between Europe and Asia. Türkiye Avrupa´yla Asya arasında köprü vazifesi görüyor. 3. yardım etmek: He is serving in the kitchen. O mutfakta yardım ediyor. 4. üye olmak: serve on a committee komite üyesi olmak. 5. servis yapmak: When should I serve the salad? Salata servisini ne zaman yapayım? 6. işe yaramak: Will this book serve your purpose? Bu kitap işinize yarar mı? 7. (hapis cezası) çekmek. 8. spor servis atmak. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
serve one's apprenticeship |
- {V} çıraklık yapmak, çırağı olmak
|
|
Do you serve food for diabetics? |
- {PHR} diyabet: Diyabet yemeğiniz var mı?
|
|
serve notice |
- {V} uyarmak, ihtar etmek, bildirmek
|
|
serve the purpose |
- {N} iş görmek
- {V} işe yaramak, ihtiyacı karşılamak
|
|
serve a sentence |
- {V} hapis cezasını çekmek
|
|
serve a trick |
- {V} oyun oynamak, kandırmak
|
|
serve at table |
|
|
serve out |
- {V} paylaştırmak, bölüştürmek, tamamlamak, sona erdirmek
|
|
serve smb. out |
- {V} acısını çıkarmak, öç almak
|
|
serve up |
- {V} servis yapmak, sofraya koymak, sayıp dökmek, sunmak
|
|
serve one's time |
- {V} askerlik yapmak, görev yapmak, hapis yatmak
|
|
Do you serve vegetarian food? |
- {PHR} vejetaryen: Vejetaryen yemeğiniz var mı?
|
|
serve a summons |
celpnameyi eline vermek. |
|
serve a summons |
celpnameyi eline vermek. |
|
serve a summons on |
(birinin eline) celpname vermek. |
|
serve a summons on |
(birinin eline) celpname vermek. |
|
serve notice |
bildirmek. |
|
serve notice |
hizmetinden çıkacağını bildirmek. |
|
serve notice |
bildirmek. |
|
serve notice |
hizmetinden çıkacağını bildirmek. |
|
|
|