• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
spare Dinle! {speər}
  • {A} yedek, fazla, boş, az, yetersiz, az kullanan, zayıf, sıska, cimri, eli sıkı, hasis
  • {N} yedek parça, ihtiyat
  • {V} kıymamak, canını bağışlamak, korumak, öldürmemek, esirgemek, harcamamak, ayırmak, kaçınmak, idareli kullanmak, tutumlu olmak, bağışlanmak
spare s.

i. yedek, ihtiyat az, kıt dar, kısa, eksik; cimri, eli sıkı; sıska, arık, zayıf; fazla, artan, serbest.

i. yedek parça; bowling oyununda iki top atışı ile kukaların hepsini düşürme. spare cash ihtiyat akçesi. spare parts yedek parçalar spare time boş vakit. sparely

z. sıskaca; az olarak. spareness

i. zayıflık; azlık.
spare f. kıymamak, canını bağışlamak, öldürmemek; kurtarmak; idareli kullanmak; idare yoluna gitmek; esirgemek; vermek; onsuz olmak veya yapmak, onsuz işini çevirmek.
spare f.
1. kıymamak, canını bağışlamak.
2. (sıkıcı bir şeyden) kurtarmak: Spare yourself the trouble. Kendini o zahmetten kurtar.
3. (tatsız bir şeyi) söylememek.
4. (birine) (zamanını, yardımcı, para v.b.´ni) vermek: I haven´t enough money to spare you. Sana verebilecek kadar param yok.
spare s.
1. yedek.
2. boş (zaman).
3. boş, kullanılmayan (oda).
4. zayıf; ince.
5. yemekleri az ve basit olan (beslenme tarzı).
6. fazla (para): Do you have any spare cash? Fazla paran var mı?

i. yedek.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
enough and to spare
  • {A} yeter de artar
Are there any spare fuses?
  • {PHR} sigorta: Yedek sigorta kutusu var mı?
spare no pains
  • {V} zahmet etmemek
spare the rod spoil the child
  • {ID} kızını dövmeyen dizini döver
Are there any spare sheets?
  • {PHR} çarşaf: Yedek çarşaf var mı?
Do you have spare parts?
  • {PHR} parça: Yedek parçanız var mı?
spare hours
  • {N} boş zaman
spare money
  • {N} ihtiyat parası, kara gün parası
spare no expense
  • {V} masraftan kaçınmamak, paradan kısmamak
spare no expenses
  • {ADV} masraftan kaçmadan
spare part
  • {N} yedek parça
spare room
  • {N} boş oda
spare smb.'s life
  • {V} canını bağışlamak, hayatını bağışlamak
spare the life of
  • {V} canını bağışlamak
spare time {'speərtaım}
  • {N} boş zaman, boş vakit
spare tire
  • {N} yedek lastik [aut.], göbek, beli saran yağ
spare tyre
  • {N} yedek lastik [aut.], göbek, beli saran yağ
spare wheel
  • {N} yedek lastik [aut.]
spare-part surgery
  • {N} organ nakli cerrahisi
Are there any spare gas tanks?
  • {PHR} depo: Yedek gaz deposu var mı?