İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
speak |
{spi:k}
- {V} konuşmak, ses çıkarmak, söz söylemek, konuşma yapmak, söylemek, haberleşmek, göstermek (özellik)
|
|
|
speak |
f. (spoke, eski spake: spoken) konuşmak, söz söylemek, konuşma yapmak, nutuk söylemek; bahsetmek, bahsini etmek, belirtmek, ifade etmek; ses vermek, çalmak; işaretle konuşmak (gemiler arası). Speak ! Haydi, havla (köpeğe). speak by the book resmi ve talimat gereğince konuşmak, ezbere konuşmak. speak down to küçük düşürücü tavırla konuşmak. speak fair eski dostça konuşmak; yaklaşıp laf açmak. speak for lehinde söylemek, başkasının yerine söz söylemek; istemek. speak ill of aleyhinde söylemek, iftira etmek. speak of zikretmek, bahsetmek. speak out açıkça söylemek; yüksek sesle söylemek. speak to the point konuya bağlı kalmak; yerinde söz söylemek. speak up çekinmeden açıkça söylemek. so to speak tabir caizse. to speek of bahsetmeye değer, önemli, ehemmiyetli . speakable
s. söylenilebilir, denilebilir, ağıza alınabilir. |
|
speak |
f. (spoke, spo.ken) 1. konuşmak. 2. (gerçeği/sözü) söylemek: He couldn´t speak a word. Hiçbir söz söyleyemedi. |
|
speak |
speak
spik
Fiil [D] spoke, spoken
* konuşmak.
* (gerçeği, sözü) söylemek:
He couldn't speak a word.
Hiçbir söz söyleyemedi. |
|
speak |
(spoke, (eski) spake: spoken) konuşmak, söz söylem |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
speak bluntly |
- {V} açık açık konuşmak, dobra dobra söylemek
|
|
Please speak English. |
- {PHR} İngilizce: Lütfen İngilizce konuşun.
|
|
speak evil of |
|
|
speak fluent English |
- {V} akıcı ingilizce konuşmak, İngilizcesi iyi olmak
|
|
Does someone here speak English? |
- {PHR} burada: Burada İngilizce konuşan biri var mı?
|
|
induce to speak |
|
|
speak ill of smb. |
- {V} hakkında kötü konuşmak
|
|
What language do you speak? |
- {PHR} konuşturmak: Konuştuğunuz dil ne?
|
|
May I speak to the manager? |
- {PHR} yönetici: Yönetici ile görüşebilir miyim?
|
|
speak one's mind |
- {ID} düşündüğünü söylemek, aklından geçeni söylemek
|
|
speak in praise of smb. |
- {V} övgüyle bahsetmek, methetmek, övmek
|
|
Please speak more slowly. |
- {PHR} yavaş: Lütfen biraz daha yavaş konuşun.
|
|
so to speak |
- {ADV} tabiri caizse, adeta
- {CONJ} sanki
|
|
Do you speak English? |
- {PHR} İngilizce konuşabilir misiniz?
|
|
I do not speak your language. |
- {PHR} bilmek: Dilinizi bilmiyorum.
|
|
I don't speak Spanish. |
- {PHR} İspanyol: İspanyolca konuşamıyorum.
|
|
Who would you like to speak to? |
- {PHR} görüşmek: Kiminle görüşmek istemiştiniz?
|
|
speak aside |
- {V} kendi kendine konuşmak
|
|
speak for |
- {V} temsil etmek, adına konuşmak, lehinde konuşmak
|
|
speak for oneself |
- {V} kendi adına konuşmak, kendini savunmak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
speak turkish |
Etymology : Middle English speken, from Old English sprecan, specan; akin to Old High German sprehhan to speak, Greek spharageisthai to crackle |
|
|
|