up |
{ʌp}
- {A} ayakta, dik, çıkmış, yükselmiş, üstün, önde, ayaklanmış, olmuş, olmakta, keyifli, ümitli, yukarı giden, şehre giden
- {ADV} yukarı, yukarıya, kuzeye, hepsini (fiillerle)
- {N} çıkış, artış, uyarıcı, mutluluk veren şey
- {PREP} yukarı, yukarıya, tepesinde, içeride (ülke)
- {V} yükseltmek, artırmak, uyuşturucu almak
|
|
|
up |
i. |
|
up |
f. (
__ped,
__ping) 1. yükseltmek: up the price fiyatı yükseltmek. 2. k. dili -vermek: The girl upped and slapped him. Kız onu tokatlayıverdi. |
|
up |
s. |
|
up |
edat 1. yukarısına; yukarısında: He was climbing up the tree. Ağaca tırmanıyordu. They went up the hill. Tepeye çıktılar. Plant it farther up the hill. Onu yokuşun daha yukarısında bir yere dik. It´s further up the river. Nehrin daha yukarısında bir yerde o. 2. from -in ilerisinde: We live up from the mosque. Caminin ilerisinde oturuyoruz. |
|
|