İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
warn |
{wɔ:rn}
- {V} uyarmak, ihtar etmek, ikaz etmek, öğütlemek, tembih etmek, haber vermek, ihbar etmek
|
|
|
warn |
f. ikaz etmek, uyarmak, tehlikeyi haber vermek; önceden haber vermek; huk. ihbar etmek, ihtar etmek; öğütlemek, tavsiye etmek. |
|
warn |
f. 1. uyarmak, ikaz etmek; tembih etmek: He warned us not to touch the wet paint. Islak boyaya elimizi sürmememiz için bizi uyardı. The doctor warned him against overeating. Doktor onu fazla yemek yememesi için uyardı. 2. haber vermek: He warned us of the approaching storm. Fırtınanın yaklaştığını bize haber verdi. |
|
warn |
warn
wôrn
Fiil
* uyarmak, ikaz etmek; tembih etmek:
He warned us not to touch the wet paint.
Islak boyaya elimizi sürmememiz için bizi uyardı.
The doctor warned him against overeating.
Doktor onu fazla yemek yememesi için uyardı.
* haber vermek:
He warned us of the approaching storm.
Fırtınanın yaklaştığını bize haber verdi. |
|
warn |
ikaz etmek, uyarmak, tehlikeyi haber vermek; önced |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
warn from |
- {V} uzak durmasını söylemek, menetmek
|
|
warn off |
- {V} katılmasını yasaklamak, uzak durmasını söylemek, menetmek
|
|
ECP Warn |
ECP Uyarı |
|
Warn Width |
Uyarı Genişliği |
|
warn from |
uzak durmasını söylemek, menetmek |
f. |
warn off |
katılmasını yasaklamak, uzak durmasını söylemek, menetmek |
|
|
|