Türkçe » İngilizce  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
kanaat |
- {N} opinion, reading, conviction
|
|
|
kanaat |
,-ti 1. opinion, belief; conviction: umumi kanaat public opinion. kanaatimce in my opinion. 2. believing, being of the opinion that: Paşanın bizi ziyaret edeceğine kanaatim yok. I don´t believe the pasha´s going to visit us. 3. being content with what one has, contentment with what one has. 4. being satisfied with a small or a moderate amount; frugality; moderation. 5. acceptance of what fate metes out to one. (bir)
__ beslemek to cherish the idea of ...: Beni yanlarına alacaklar diye bir kanaat besliyor. He cherishes the idea of their taking him along.
__ dönemi semester (of an academic year).
__ etmek 1. /la or a/ to be content with, be satisfied with; to content oneself with. 2. /a/ to accept (what fate metes out to one).
__ getirmek /a/ to be convinced, be persuaded, believe.
__ notu final grade (given at the end of either a semester or a school year).
__ notu dönemi semester (of an academic year).
__inde olmak to believe, be of the opinion that ...: Bir büyünün vaziyeti değiştireceği kanaatinde değilim. I don´t think a magic spell will change things.
__ sahibi 1. person who is content with what he has. 2. person who is content with little. 3. person who accepts what fate metes out to him.
__ uyandırmak /da/ to give (someone) (a certain) idea: Öyle yaparsan herkeste kötü bir kanaat uyandırırsın. If you do that you´ll cause people to think badly of you. |
|
kanaat |
kanaat{i}
* opinion, belief; conviction. |
|
kanaat |
conviction |
|
kanaat |
feeling |
|
|
Türkçe » Almanca  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
kanaat |
|
|
kanaat |
Auffassung [die], Genügsamkeit [die], Gewißheit [die], Meinung [die], Überzeugung [die] |
|
kanaat |
e Genügsamkeit, e Bescheidenheit; e Meinung, e Ansicht. |
|
kanaat |
Überzeugung |
f {getirme} |
kanaat |
Überzeugungen |
pl {getirme} |
|
Türkçe » Türkçe  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
kanaat |
Elindekinden hoşnut olma durumu, kaniklik, yeter bulma, yetinme, fazlasini istememe, doyum * Kanma, inanma *
Kaniş, kani, inanç, düşünce |
|
|
Osmanlıca » Türkçe  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
KANAAT |
Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helâl ile yetinip haramı
istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.(Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa'yi
kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir. M.) (Bak: Himmet) |
|
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|