FELSEFE |
Yunanca (Philosophos)dan Arapçalaşmış. Feylesofların mesleği. * İlm-i hikmet. * Maddeyi, hayatı ve bunların
çeşitli tezâhürlerini, sebeblerini, ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların
neticelerini toplayan ilim. * Herkesin hususi fikri. Mantık. * Bir ilmin prensipleri. * Marifet ve hikmet sevgisi. *
Meşhur bir feylesofa göre olan hususi prensipler, nazariyeler. * Tabiat, huy ve mizaç sakinliği; rahatlık. (Bak:
Hikmet, Nokta-i nazar)(Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniyenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği
terbiyeler: Amma hikmet-i felsefe ise hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı, "kuvvet" kabul eder. Hedefi,
"menfaat" bilir. Düstur-u hayatı, cidal tanır. Cemaatlerin râbıtasını "Unsuriyet, menfi milliyeti" tutar, Semerâtı
ise, "Hevesât-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid"dir. Halbuki: Kuvvetin şe'ni, "Tecavüz" dür.
Menfaatın şe'ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde "Boğuşmaktır." Düstur-u cidâlin şe'ni,
"Çarpışmaktır." Unsuriyetin şe'ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan; "Tecavüz"dür. İşte bu
hikmettendir ki; beşerin saadeti selb olmuştur.Amma hikmet-i Kur'aniye ise, nokta-i istinadı, kuvvete bedel
"hakk"ı kabul eder. Gayede menfaate bedel, "fazilet ve rızâ-yı İlâhî"yi kabul eder. Hayatta düstur-u cidal
yerine, "düstur-u teavün" ü esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında: unsuriyet, milliyet yerine "râbıta-i dinî ve
sınıfî ve vatanî" kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin tecavüzâtına sed çekip, ruhu maaliyâta teşvik
ve hissiyât-ı ulviyesini tatmin eder ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevkedip insan eder... Hakkın şe'ni,
"ittifak"tır. Faziletin şe'ni, "tesanüt"tür. Düstur-u teavünün şe'ni, "birbirinin imdadına yetişmek"tir. Dinin şe'ni,
"uhuvvet" tir, "incizab" dır. Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın
şe'ni, "saadet-i dâreyn" dir... S.)(Dinsiz felsefe, hakikatsız bir safsatadır ve kâinata bir tahkirdir. S.) |
|
|
|