Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
haksızlık |
- {N} injustice, wrongfulness, wrong, inequity, iniquity, invidiousness, raw deal, tort, unjustness, unrighteousness, wrongdoing
|
|
|
haksızlık |
injustice, wrongfulness.
__ etmek 1. to act unjustly. 2. /a/ to do an injustice (to). |
|
haksızlık |
* injustice, wrongfulness. |
|
haksızlık |
injustice |
|
haksızlık |
tortuosity |
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
büyük haksızlık |
|
|
haksızlık bu |
- {PHR} fair: it is not fair
|
|
haksızlık eden kimse |
|
|
haksızlık etmek |
- {V} injustice: do smb. an injustice, wrong: do wrong, wrong, victimize
|
|
haksızlık karşısında öfkelenme |
|
|
haksızlık yapan kimse |
|
|
haksızlık yapmak |
|
|
haksızlık etmek |
* to act unjustly.
* to do an injustice (to). |
|
adli haksızlık |
legal injury |
|
haksızlık eden |
wrongdoer |
|
haksızlık etme |
wrongdoing |
|
v.haksızlık et:adj.haksızlık edilmiş |
wronged |
|
haksızlık etmek |
wrong |
|
büyük haksızlık |
gross injustice |
n. |
haksızlık bu |
it is not fair |
|
haksızlık eden kimse |
wrongdoer |
n. |
haksızlık etmek |
do smb. an injustice, do wrong, wrong, victimize |
v. |
haksızlık karşısında öfkelenme |
indignation |
n. |
haksızlık yapan kimse |
tort feasor |
n. |
haksızlık yapmak |
do an injustice |
v. |
|
|