Osmanlıca » Türkçe |
Yukarı |
MÜCERRED |
(C.: Mücerredât) Yalnız, tek. * Hâlis, saf, katışıksız, karışık olmayan. Tek başına. * Çıplak, soyulmuş. * Tek
başına yaşayan, evlenmemiş, bekâr. * Edb: Kur'ân yazısında noktasız harflerle yazılı mensur veya manzume.
Bu şekil yazıya mahzuf veya mühmel de denir. * Fls: Müşahhas olmayan. Vücuda gelmiş eşya ve ef'âlin şekil
ve suretlerinden ayrı olarak düşünülen her keyfiyet ve mefhuma veya nisbet mefhumuna denir. Bunun zıddı
müşahhasıdır ki, eşyanın bütün vasıfları ile zihinde husulüdür. (Bak: Mücahede - Tecerrüd) |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
HÜSN-Ü MÜCERRED |
Gayr olsun olmasın bizzat güzel olan şey. Bazı âza veya çizgilerin mütenasib terkib ve tertibiyle hâsıl olan
hüsün, hüsn-ü mücerred değildir. Şartları zâil olsa, hüsün de zâil olur. Fakat, vücud, hayat, iman gibi varlıklar
hüsn-ü mücerreddir ve bizzat güzeldirler. Güzellikleri başka şeylere bağlı değildir. * Hariçte maddi vücudu
olmayan, ancak aklen mevsufsuz düşünülebilen hüsün ve zihnen anlaşılan güzellik. |
|
KAVL-İ MÜCERRED |
Delilsiz söz. |
|
SÜLASÎ MÜCERRED |
Gr: Üç harfli aslî kelime kökü. |
|
ÜSLUB-U MÜCERRED |
(Sade üslub) Bu üslupta tabiîlik, akıcılık, selâset, kısalık, mânâ ve maksada kifayet sıfatları vardır. Bu üslup,
âlet ilimlerinde, ders kitablarında, konuşmalarda ve beşerî muamelelerde kullanılır. |
|
|
|