İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
break |
{breık}
- {N} kırma, kırılma, kırık, çatlak, ara, mola, teneffüs, ani fiyat düşüşü, fırsat, solo bölüm (caz), gaf, pot, kaçma, firar, fren
- {V} kırmak, koparmak, bozdurmak, çiğnemek, kaçmak, ara vermek, kesmek, bozmak, ihlal etmek, uymamak, batırmak, çözmek, söylemek, yenmek, kırılmak, parçalanmak, kopmak, patlamak, dalmak, ağarmak, batmak, iflas etmek, fırlamak, yakın dövüşü bırakmak
|
|
|
break |
i. 1. kırık, çatlak. 2. aralık, açıklık; ara, fasıla. 3. iş molası: They took a break. Mola verdiler. 4. fırsat, şans.
f. (broke, bro.ken) 1. kırmak, parçalamak; kırılmak. 2. (fırtına) kopmak. |
|
break |
f kırmak, parçalamak; ihlâl etmek, riayet etmemek, uymamak (kanuna); bir yerini kırmak, yaralamak; bozmak, araya girmek; sona erdirmek, bitirmek; nüfuz etmek, içine girmek; iflâs ettirmek; bozdurmak (para); kaçmak, firar etmek; elek. devreyi bozmak, devreyi kapatmak; parçalanmak, kırılmak; kopmak (fırtına): kesilmek; birdenbire yön değştirmek; fırlamak; ilgisi kesilmek; sudan fırlamak (balık); top atmak, iflâs etmek. break bread yemek yemek; yiyeceği birlikte paylaşmak. break down işlemez hale gelmek; ruhen yıkılmak; kendinden geçmek; itiraf etmek; teslim olmak; yıkmak; tahlil etmek, kısımlara ayırmak; kısımlara ayrılmak. break a fall düşüşü hafifletmek. break ground inşaatın ilk kazısını yapmak; başlangıç yapmak. break a habit kötü alışkanlıktan kurtulmak. break in zorla girmek; lafa karışmak; araya girmek; alıştırmak. break into tecavüz etmek, zorla girmek. breaka journey seyahate aravermek. break the law suç işlemek, kanuna karşı gelmek. break the news haber getirmek; alıştıra alıştıra haber vermek. breakoff kırılıp ayrılmak; birdenbire durmak; ilişiğini kesmek. break open kırmak, zorla açmak. break out zuhur etmek, patlak vermek; tıb dökmek (sivilce, kızamık v.b.); (hapishane v.b.den) firar etmek. break out in song birdenbire şarkı söylemeye başlamak. break a promise sözünden vaz geçmek. break a record rekor kırmak. break a strike grevi dağıtmak. break up dağılmak; dağıtmak; bozuşmak; (argo) kendini tutamayıp gülmek. break a will huk. vasiyetnameyi bozmak. break wind yellenmek, osurmak. break with ilgisini kesmek. |
|
break |
kırık, çatlak, aralık, açıklık, fasıla; atılma; kaçış; ani kesiş, ani düşüş; az bir miktar, parça, kısım; k.dili fırsat, şans; k.dili gaf, pot; elek. devrenin bozulması, devrenin kapanması; cazda solo bölüm; borsada ani fiyat düşüşü; matb. paragraflar arasındaki fasıla; matb., çoğ. bir metinden bazı kısımların atlandığını gösteren noktalar(...). a bad break fena bir pot, şanssızlık. the break of day günün ağarması. |
|
Break |
Kesme |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
break into applause |
- {ID} alkış tufanına tutmak, alkışlamak: çılgınca alkışlamak
|
|
break an appointment |
- {V} randevu: randevuya gitmemek, randevu: randevuyu iptal etmek
|
|
break the bank |
- {V} bütün parayı kazanmak
|
|
Could you break this 100 dollar bill? |
- {PHR} bozukluk: Bu 100 doları bozukluk olarak verebilir misiniz?
|
|
give a break |
- {V} fırsat vermek, şans tanımak
|
|
have a break |
- {V} mola vermek, ara vermek
|
|
break away |
- {V} kaçmak, kirişi kırmak, ayrılmak, kurtulmak
|
|
break down |
- {V} bozmak, kırmak, yıkmak, bölmek, bozulmak, yıkılmak, duygularını kontrol edememek, baskıya dayanamamak
|
|
break even |
- {V} ne kâr ne zarar etmek
|
|
break forth |
- {V} ter basmak, kahkahayı basmak, yaygarayı basmak
|
|
break fresh ground |
|
|
break ground |
- {V} bir işe başlamak, toprağı kazmak
|
|
break in |
- {V} zorla girmek, terbiye etmek, alıştırmak, sözünü kesmek, lafa karışmak
|
|
break-in |
{'breık,ın}
|
|
There has been a break-in. |
- {PHR} hırsızlık: Bir hırsızlık oldu.
|
|
break into |
- {V} dalmak, zorla girmek, tecâvüz etmek, basmak, hırsızlık yapmak, lafa karışmak
|
|
break loose |
- {V} kurtulmak, ip: ipini koparıp kaçmak
|
|
break off |
- {V} kopmak, kırılmak, koparmak, bitmek, bozmak (nişan vb.)
|
|
break on |
- {V} bozmak (hayal, düşünce), dağıtmak (hayal, düşünce)
|
|
break one's heart |
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
tie break |
- {N} tie break, tie breaker
|
|
dağıtmak (hayal (break on) |
V |
|
|
|