close season |
- {N} kapalı sezon, avlanma yasağı dönemi
|
|
fence season |
|
|
high season |
- {N} yüksek sezon, işin en yoğun olduğu dönem
|
|
hunting season |
{'hʌntıŋ,si:zən}
- {N} av sezonu, av mevsimi
|
|
mating season |
|
|
off season |
{,ɒf'si:zən}
- {N} ölü sezon, durgun sezon
|
|
outdoor season |
- {N} açık hava sporları sezonu
|
|
out-of-season |
{,aʋtəv'si:zən}
|
|
pairing season |
|
|
peak season |
|
|
season |
{'si:zən}
- {N} sezon, mevsim, zaman, vakit
- {V} tatlandırmak, baharat: baharatını katmak, çeşni katmak, terbiyelemek, kurutmak, alıştırmak, yumuşatmak, olgunlaştırmak, olgunlaşmak, alışmak, kurumak
|
|
a word in season |
|
|
in due season |
- {ADV} zamanı gelince, sırası gelince, uygun bir zamanda, müsait bir zamanda
|
|
season ticket |
|
|
be out of season |
-in mevsimi bitmiş olmak. |
|
closed season |
avlanmanın yasak olduğu mevsim. |
|
compliments of the season |
İng. tebrikler. |
|
hunt out of season |
av mevsimi dışında avlanmak. |
|
hunting season |
av mevsimi. |
|
in good season |
tam zamanında. |
|
|