bandy |
{'bændı}
- {V} sağa sola atmak (tenis), atışmak, yumruklaşmak
|
|
bandy about |
- {V} lâf taşımak, herkese yaymak, dedikodusunu yapmak
|
|
bandy about smb.'s name |
- {ID} dil: dillere düşürmek, dedikodusunu yapmak
|
|
bandy words |
- {V} atışmak, ağız kavgası etmek
|
|
bow-legged |
{'bəʋ,legıd}
- {A} çarpık bacaklı, eğri bacaklı
|
|
cross-legged |
{,krɔ:s'legıd}
- {A} bacak bacak üstüne atmış
|
|
-legged |
|
|
long-legged |
{'lɔ:ŋlegd}
|
|
one-legged |
{,wʌn'legd}
- {A} tek taraflı, tek bacaklı
|
|
red-legged partridge |
|
|
short-legged |
{'ʃɔ:rt,legd}
|
|
sit cross-legged |
|
|
spindle-legged |
{'spındəl,legd}
- {A} uzun bacaklı, leylek bacaklı, çırpı bacaklı
|
|
bandy |
f. |
|
bandy |
f.
s.
i. topa vurur gibi sağa sola vurmak; mukabele etmek, atışmak;
s. çarpık, dışarı doğru meyilli (bacak);
i. ing. hokey oyunu; hokey kulubü. bandylegged
s. çarpık bacaklı. |
|
bandy about |
1. (bir sözü) çok iyi biliyormuş gibi kullanmak. 2. (bir fikri) ortaya atmak. 3. (bir haberi) yaymak. |
|
bandy words with |
ile atışmak, ile ağız kavgası yapmak. be bandied about ağızdan ağıza dolaşmak, söylenmek. |
|
cross-legged |
s. bağdaş kurmuş, ayak ayak üstüne atmış. |
|
cross-legged |
z. bak. sit cross-legged. |
|
legged |
sonek ayaklı, bacaklı: bandy-legged paytak; long-legged uzun bacaklı; one-legged tek bacaklı. |
|