English » Turkish  |
Top  |
catch |
{kætʃ}
- {N} aldatmaca, yakalama, tutma, av, voli, kâr, kilit dili, kanca, hile, bityeniği, tuzak, topluca söylenen şarkı
- {V} yakalamak, tutmak, yetişmek, basmak, baskın yapmak, kapmak, gafil avlamak, edinmek (alışkanlık), cezbetmek, çekmek, enselemek, anlamak, kavramak, tutunmak, yakalanmak, tutuşmak, maruz kalmak, takılmak, vurmak, tokat atmak, çalışmak (mekanizma), sıkışmak, geçmek, bulaşmak
|
|
|
catch |
i. tutma, yakalama; kilit dili; av, bir partide yakalanan av veya balık; (k.dili). müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi; parça, bölüm;(k.dili). bityeniği; (müz). şarkının hatırda kalan bir iki mısraı, birkaç kişinin sıra ile söyledikleri şarkı, rondo. catch in the voice sesin bir an için kısılması. |
|
catch |
f. (caught) yakalamak, tutmak, ele geçirmek; yetişmek (trene, vapura, uçağa); suçustü yakalamak, basmak; vurmak, inmek; nefesini tutmak; takılmak (elbise, çorap); cezbetmek, çekmek, göz almak; büyülemek, teşhir etmek; yakalanmak; ateş almak, tutuşmak; yayılmak, sirayet etmek, geçmek. catch a glimpse gözüne ilişmek. catch cold üşütmek. catch fire tutuşmak. catch it catechumen (k.dili) azar işitmek. catch on (k.dili) anlamak; tutulmak; moda olmak. catch ones breath soluğunu tutmak; dinlenmek.catch ones eye dikkatini çekmek. catch up ani hareketle yerden almak; tutturmak; yetişmek; hatasını tespit etmek; dalmak.catch up to üstüne almak. catch-as-catch-cani.
s. serbest güreş;
s. fırsatları değerlendiren. |
|
catch |
i. 1. yakalama, tutma. 2. kilit dili. 3. av, bir partide yakalanan av/balık. 4. k. dili müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi. 5. parça, bölüm. 6. k. dili bityeniği. |
|
catch |
f. (caught) 1. yakalamak; tutmak. 2. (trene/vapura/uçağa) yetişmek. 3. takılmak; sıkışmak: I caught my sleeve on the door handle. Gömleğimin kolu kapının koluna takıldı. She caught her finger in the door. Parmağı kapıya sıkıştı. 4. duymak; anlamak; farketmek: I didn´t catch that. Onu duymadım. 5. (bir hastalığa) yakalanmak: You´ve caught a cold. Nezle olmuşsun. |
|
|
English » Turkish Indirect results |
Top  |
catch smb, in the act |
|
|
catch smb. in the act |
|
|
catch attention of |
|
|
I didn't catch your name. |
- {PHR} anlayamamak: İsminizi anlayamadım.
|
|
I'm sorry, I didn't catch you. |
- {PHR} anlamak: Özür dilerim, anlamadım.
|
|
catch flies |
|
|
catch hold of |
|
|
catch on |
- {V} anlamak, kavramak, tutulmak, moda olmak
|
|
catch out |
- {V} meydana çıkarmak, oyun dışı etmek (kriket)
|
|
catch-phrase |
{'kætʃ,freız}
|
|
catch sight |
- {V} farketmek, gözüne ilişmek
|
|
catch up |
- {V} kapıp kaçmak, etkilemek, büyülemek, donatmak, bilgilendirmek, yetişmek, geri kalmamak
|
|
catch up on |
- {V} yakalamak, yetişmek, tamamlamak
|
|
catch a chill |
|
|
catch a cold |
- {V} nezle olmak, soğuk almak
|
|
catch cold |
- {V} nezle olmak, soğuk almak
|
|
catch one's death |
|
|
catch fire |
- {V} ateş almak, alev almak, tutuşmak
|
|
catch hell |
- {V} azar işitmek, azarlanmak
|
|
catch an infection |
- {N} enfeksiyon almak, yakalanmak
|
|
|
|