İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
chance |
{tʃæns}
- {A} şans eseri olan, şans, tesadüfi
- {N} olasılık, ihtimal, kısmet, tesadüf, şans, tâlih, baht, fırsat, imkân, riziko, risk
- {V} riske girmek, göze almak, denemek, şans eseri olmak, tesadüfen olmak
|
|
|
chance |
f. 1. k. dili (bir riski) göze almak. 2. tesadüfen olmak: She chanced to be there. Tesadüf eseri oradaydı. |
|
chance |
i. 1. talih, şans. 2. kader. 3. ihtimal. 4. fırsat. 5. risk, riziko.
s. şans eseri olan. |
|
chance |
i.
s. talih, şans; kader; ihtimal; fırsat; risk; riziko;
s. şans eseri olan. by chance tesadüfen, kazara. on the chance that ümidiyle. take ones chances talihe bırakmak. the chances are muhtemelen. |
|
chance |
f. şans eseri olarak vaki olmak; tesadüfen meydana gelmek; rast gelmek; (k.dili) . göze almak; denemek. chance on, chance upon tesadüfen bulmak. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
bare chance |
|
|
by any chance |
- {ADV} şans eseri olarak, bir ihtimal
|
|
by chance |
- {ADV} gelişigüzel, kazara, rasgele, tesadüfen
|
|
give a chance |
|
|
no chance! |
- {INTRJ} mümkün değil!, olamaz!
|
|
off chance |
- {A} uzak bir ihtimal
- {ADV} bir ihtimal
|
|
on the chance of |
|
|
stand a chance |
- {ADV} eline fırsat geçmek, şansı olmak
|
|
take a chance |
- {V} bir kere denemek, denemek, şans: şansını kullanmak
|
|
take one's chance |
- {V} risk almak, şans: şansını denemek, şans: şansını kullanmak, şans: işi şansa bırakmamak
|
|
take the chance |
- {V} riske girmek, göze almak
|
|
the main chance |
- {N} kişisel çıkar, menfaat
|
|
chance customers |
|
|
chance upon |
|
|
not a dog's chance |
- {ID} yok denecek kadar az şans, az bir şans
|
|
a fat chance |
- {N} zayıf bir ihtimal, küçük bir şans
|
|
fighting chance |
- {N} uğraşarak elde edilen gerçek başarı şansı
|
|
happen by chance |
|
|
chance of a lifetime |
- {N} hayat: hayatının fırsatı
|
|
meet by chance |
- {V} rastlamak, rastgelmek
|
|
|
|