• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
condition Dinle! {kən'dıʃən}
  • {N} koşul, şart, durum, hal, alem, kondisyon, form, mevki, kayıt, medeni durum, ikmal, bütünleme
  • {V} şart koşmak, koşullandırmak, belirlemek, şarta bağlamak, alıştırmak, eğitmek, forma sokmak, programlamak, denemek, ikmale bırakmak
condition i.
1. şart, koşul: It´s one of the conditions of the agreement. Anlaşmanın şartlarından biri. What are living conditions like there? Oradaki hayat şartları nasıl?
2. hal, durum: This house is not in very good condition. Bu evin hali pek iyi değil.
3. sağlık durumu: He´s in good condition. Sağlığı yerinde. This player´s in great condition. Bu oyuncunun kondisyonu çok iyi. Does she have a heart condition? Kalbinden mi rahatsız?/Kalbi mi var? What do you think of his mental condition? Onun akli durumu hakkında ne düşünüyorsun?

f.
1. şartlandırmak, koşullandırmak.
2. etkilemek: Such teachings will condition his attitude to life. O gibi öğretiler onun hayata bakışını etkileyecek.
3. (oyuncuyu) iyi bir kondisyona getirmek.
4. (birini) (belirli bir duruma) getirmek: You can´t condition him to accept that. Kendisini onu kabul edecek duruma getiremezsiniz.
condition f. uygun bir duruma getirmek; şart koşmak, kayıt altına sokmak; bütünleme sınavına tabi tutmak. conditioning machine tavlama makinası, ıslah makinası.
condition i. hal, durum, vaziyet; sağlık; şart, kayıt, sınırlama. favorable conditions uygun şartlar. in condition çalışır vaziyette; spor idman içinformunda; in good condition iyi durumda, bozulmamış (olarak). on condition that şartı ile. out of condition işe uygun durumda olmayan ; spor formundan diişmüş olan.
condition koşulla(ndır)mak

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
air-condition Dinle! {'eərkən,dıʃən}
  • {V} havalandırmak, klimatize etmek
being out of condition
  • {N} hamlama
change one's condition
  • {V} evlenmek, bekârlığa veda etmek
in a bad condition
  • {A} kötü durumda
lack of condition
  • {N} hamlık
on condition that
  • {CONJ} şartıyla
condition examination
  • {N} ikmal sınavı, bütünleme sınavı
financial condition
  • {N} mali durum
heart condition
  • {N} kâlp hastalığı
lay down as a condition
  • {V} şart koşmak, şart koymak
in mint condition
  • {ADV} yepyeni
prior condition
  • {N} ön koşul
weather condition
  • {N} hava durumu
working condition
  • {N} iş durumu, çalışma şartı
adiabatic change of condition adiyabatik durum değişimi
air condition hava iklimi
atmospheric condition atmosfer koşulu
boundary condition sınır koşulları
condition monitoring 1) titreşim gözleme, 2) durum gözleme
condition monitoring titreşim gözleme