indulge |
{ın'dʌldʒ}
- {V} memnun etmek, boyun eğmek, hoşgörmek, şımartmak, yüz vermek, izin vermek, haz almak, zevk almak, tutulmak, içmek, sigara içmek
|
|
|
indulge |
f. iptila göstermek; teslimiyet göstermek; kendini vermek, müptela olmak, düşkünlük göstermek; müsamaha etmek, mühleti uzatmak. |
|
indulge |
f. 1. (sakınılması gereken bir şeye) teslim olmak: She indulged her desire for candy. Şeker yeme arzusuna yenildi. 2. in kendine bir şey yapma izni vermek: I haven´t indulged in a cigarette for a week. Bir haftadır sigaradan uzak duruyorum. 3. (arzu, rica v.b.´ni) yerine getirmek. 4. -e yüz vermek: Don´t indulge that naughty child. O yaramaz çocuğa yüz verme. 5. k. dili içki içmek. |
|
indulge |
in.dulge
înd^lc'
Fiil
* (sakınılması gereken bir şeye) teslim olmak:
She indulged her desire for candy.
Şeker yeme arzusuna yenildi.
* {in} kendine bir şey yapma izni vermek:
I haven't indulged in cigarettes for a week.
Bir haftadır sigaradan uzak duruyorum.
* (arzu, rica v.b.'ni) yerine getirmek.
* -e yüz vermek:
Don't indulge that naughty child.
O yaramaz çocuğa yüz verme. |
|
indulge |
iptila göstermek; teslimiyet göstermek; kendini ve |
|
|