İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
presume |
{prı'zu:m}
- {V} varsaymak, farzetmek, tahmin etmek, haddini aşmak, ihtimal vermek
|
|
|
presume |
f. 1. sanmak, zannetmek, tahmin etmek: I am presuming that it will cost around fifty million liras. Yaklaşık elli milyon liraya mal olacağını tahmin ediyorum. 2. (haddi olmayan bir şeyi) yapmak, (-e) kalkmak, (-e) yeltenmek: How can you presume to sit in judgment on her? Onu ne yüzle yargılayabilirsin? She presumed to correct her teacher. Öğretmeninin yanlışını düzeltmeye kalktı. 3. saymak, varsaymak, addetmek, farzetmek: They presume him guilty. Onu suçlu sayıyorlar. We should presume his innocence. Onun suçsuz olduğunu varsaymalıyız. |
|
presume |
f. farzetmek, tahmin etmek; ihtimal vermek; haddini aşmak, cüret etmek, cesaret etmek. presume on istismar etmek. presumably
z. tahminen, galiba. |
|
presume |
pre.sume
prizum'
Fiil
* sanmak, tahmin etmek:
I am presuming that it will cost around one million liras.
Yaklaşık bir milyon liraya mal olacağını tahmin ediyorum.
* varsaymak, farzetmek:
We should presume his innocence.
Onun suçsuz olduğunu varsaymalıyız.
* kalkmak, yeltenmek:
She presumed to correct her teacher.
Öğretmeninin yanlışını düzeltmeye kalktı. |
|
presume |
farzetmek, tahmin etmek; ihtimal vermek; haddini a |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
presume on |
- {V} kötüye kullanmak, yüzgöz olmak
|
|
presume upon |
- {V} kötüye kullanmak, yüzgöz olmak
|
|
presume on |
kötüye kullanmak, yüzgöz olmak |
f. |
presume upon |
kötüye kullanmak, yüzgöz olmak |
|
|
|