İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
ray |
{reı}
- {N} ışın, ışık huzmesi, iz, zerre, kanat kılçığı, kedibalığı, tırpana
- {V} ışımak, ışık saçmak, ışıklandırmak, ışın yaymak, ışın tedavisi yapmak, röntgenini çekmek
|
|
|
ray |
(i.), (f.) ışın, şua; (geom.) ışın; (bot.) papatya gibi çiçeğin dış petallerinden her biri; (zool) balık kanadı kılçığı, deniz yıldızı veya beş parmak denilen hayvanın parmaklarından her biri; (f.)ışın saçmak. a ray of hope ümit ışığı. rayless (s.) ışınsız, şuasız. |
|
ray |
(i.) tırpana, (zool) Raia batis; vatoz, kedibalığı, (zool) Raia clavata. electric ray uyuşturanbalığı, torpilbalığı, (zool.) Torpedo torpedo. sting ray bir tür dikenli uyuşturanbalığı, (zool) Dasyatis pastinaca. |
|
ray |
i. zool. vatoz; tırpana, rina. |
|
ray |
i. ışın, şua. |
|
|
Türkçe » İngilizce  |
Yukarı  |
ray |
|
|
ray |
(railway, streetcar) rail, track.
raydan/
rayından çıkmak (for something) to go haywire, go awry, get balled up.
raya/
rayına girmek (for something) to begin to go smoothly.
raya/
rayına oturtmak/sokmak /ı/ to set (something) to rights, make (a job) go smoothly. |
|
ray |
* (railway/streetcar) rail, track. |
|
ray |
rail |
|
ray |
railroad track |
|
|
|