• sözlük
  • dictionary
  • wörterbuch
  • çeviri
Genel Arama
Çeviri
Eski Arayüz
Web Arama
KELİME
     

Google Translate
KELİME
     
Dil Seçimi
»
|

İngilizce » Türkçe Yukarı
season Dinle! {'si:zən}
  • {N} sezon, mevsim, zaman, vakit
  • {V} tatlandırmak, baharat: baharatını katmak, çeşni katmak, terbiyelemek, kurutmak, alıştırmak, yumuşatmak, olgunlaştırmak, olgunlaşmak, alışmak, kurumak
season i.

f. mevsim; süre, müddet, vakit, zaman; uygun zaman; baharat;

f. alıştırmak; alışmak; iyice kurutmak; iyice kurumak; lezzet vermek için baharat katmak; keskinliğini veya sertliğini yumuşatmak. hunting season avlanmanın kısıt lanmadığı müddet. in good season tam zamanında. in season kullanılabilir; bulunur; vaktinde, uygun zamanda; huk. avlanılabilir; çiftleşebilir. in season and out of season daimi, her zaman, vakitli vakitsiz. season ticket abonman kartı veya bileti.
season i.
1. mevsim: summer season yaz mevsimi.
2. zaman, mevsim: Cherries are in season now. Şimdi kiraz mevsimi.
3. mevsim, sezon, etkinlik dönemi: tourist season turizm sezonu.

f.
1. baharat katmak; çeşnilendirmek.
2. alıştırmak; alışmak.
season i.

f. mevsim; süre, müddet, vakit, zaman; uygun zaman; baharat;

f. alıştırmak; alışmak; iyice kurutmak; iyice kurumak; lezzet vermek için baharat katmak; keskinliğini veya sertliğini yumuşatmak. hunting season avlanmanın kısıt lanmadığı müddet. in good season tam zamanında. in season kullanılabilir; bulunur; vaktinde, uygun zamanda; huk. avlanılabilir; çiftleşebilir. in season and out of season daimi, her zaman, vakitli vakitsiz. season ticket abonman kartı veya bileti.
season i.
1. mevsim: summer season yaz mevsimi.
2. zaman, mevsim: Cherries are in season now. Şimdi kiraz mevsimi.
3. mevsim, sezon, etkinlik dönemi: tourist season turizm sezonu.

f.
1. baharat katmak; çeşnilendirmek.
2. alıştırmak; alışmak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
after-season
  • {N} mevsim sonu
close season
  • {N} kapalı sezon, avlanma yasağı dönemi
fence season
  • {N} av yasağı mevsimi
high season
  • {N} yüksek sezon, işin en yoğun olduğu dönem
hunting season {'hʌntıŋ,si:zən}
  • {N} av sezonu, av mevsimi
mating season
  • {N} çiftleşme dönemi
off season {,ɒf'si:zən}
  • {N} ölü sezon, durgun sezon
outdoor season
  • {N} açık hava sporları sezonu
out-of-season {,aʋtəv'si:zən}
  • {A} mevsimsiz, zamansız
pairing season
  • {N} çiftleşme dönemi
peak season
  • {N} en yoğun sezon
a word in season
  • {N} yerinde söz
in due season
  • {ADV} zamanı gelince, sırası gelince, uygun bir zamanda, müsait bir zamanda
season ticket
  • {N} sezonluk bilet
be out of season -in mevsimi bitmiş olmak.
closed season avlanmanın yasak olduğu mevsim.
compliments of the season İng. tebrikler.
hunt out of season av mevsimi dışında avlanmak.
hunting season av mevsimi.
in good season tam zamanında.